Hırvatistan Gezi Planı7 Ağustos 201412 YorumKategori : Dubrovnik , Hırvatistan , Yurt dışı Seyahatleri33 Ramazan bayramının yaza denk gelmesi bütün Türkiye'nin tatil beldelerine doluşması anlamına geliyor, bunu geçen sene Kaş'ta gördük… Arkadaşlarım da Kuşadası'nda İstanbul trafiğine maruz kalmış… Demek ki tası tarağı toplayıp seyahate gitmek için başka bir bahane aramama gerek yok 🙂Kendi memleketimizde yaşamanın avantajı olarak hem benim, hem eşimin ailesi ile çok sık görüşüyoruz. O yüzden bayramlarda aile ile zaman geçirelim gibi bir derdimiz olmuyor. Var olan tatilimizi kendimizi mutlu etmek için kullanıyoruz, bu da benim için yeni bir yer görmek anlamına geliyor.Gelin görün ki bu tatili çok zor planladım… Uzun süre karar veremedim, neresi olsun, nasıl olsun… 5 günüm var, denize de girmeliyim, şehir de gezmeliyim diye düşünüp Hırvatistan'ı seçtim.Hem tarih, hem deniz dedim, Hırvatistan'ı seçtimHatırlayın, bir ara herkes akın akın Dubrovnik'e gidiyordu… Çünkü o zaman Türk vatandaşlarına vizesizdi Hırvatistan. 2013'te Avrupa Birliğine girmeleriyle vizesiz kapılar kapanıyor, Türklerin de Hırvatistan'a olan ilgisi azalıyor. Dubrovnik'e yapılan direkt uçuşlar iptal oluyor filan… Oysa gerçekten görmeye değer bir ülke…Şimdilerde yine "Hırvatistan'a vizeler kalktı" diye dedikodular çıksa da bu durum sadece yeşil pasaport sahipleri için geçerli…Game of Thrones severlerin de ilgisini çekecek bir ülke burası. Dubrovnik ve Lokrum Adası'nda çekilen King's Landing'i görmeden olmaz diyenler Hırvatistanı'ı gidilecek yerler listesine eklesin 🙂Bu gezi için rotamızı bir türlü netleştirememiştim ve biletler gittikçe pahalanıyordu. O yüzden ben de Adriyatik'in St Tropez'i veya Mykonos'u olarak bilinen Hvar Adası'na kesin gitmek istediğim için bileti Split şehrine aldım. Sonradan başımıza gelen aksilikler sonucu Hvar'a gidemeyişimiz ise çok manidar oldu…Split'ten adalara ulaşım feribotlar ile…Coğrafya dersinden aklımızda kalan "Dalmaçya tipi kıyı" terimi tam da bu ülkede vuku buluyor…Dalmaçya, dağların denize paralel olarak uzandığı alanlarda kıyının çökerek denizin altında kalmasıyla oluşan kıyı tipi imiş. Dağların yüksek kısımları kıyıda adaları oluştururmuş.Dalmaçya kıyılarıHırvatistan da Yunanistan gibi anakara ve adalardan oluşuyor. Adaları kıyının bir parçası gibi, karaya çok yakın. Ve Yunan adalarından çok daha yeşil buradaki adalar. "Yeşilin mavi ile buluşması" klişesi Hırvatistan'ı gezmiş biri tarafından çıkarılmış olabilir 🙂Arabadan fotoğraf çekmek çok kolay değildi ama özetle Dalmaçya kıyılarında durum bu idi…Dalmaçya kıyılarında muhteşem manzaralara doyup, berrak sularda yüzmeyi ummuştuk. Biz oradayken bir çok gün yağmur yağması da yine çok manidardı… Neyse ki manzaraya doyduk…Güzel günler de vardı…Dalmaçya kıyılarıGezi planımı yaparken Homemadetravels blogunun sahibi Dilek imdadıma yetişti. Benim "yetişmez" sanıp plana koymadığım yerleri de eklememe sebep oldu. Nihayetinde gezimiz şu şekilde gerçekleşti:Cuma gecesi Split'e indik. Zaten bavulumuz kaybolmuştu, odaya gidip yattık hemen. Planı cumartesi gününden itibaren aktarıyorum.1. gün – Split ve Hvar adası olacaktı, Hvar'a gidemedik, sadece Split. Akşama Dubrovnik.2. gün – Dubrovnik3. gün – Öğlene kadar Mostar ve öğleden sonra Dalmaçya kıyılarında araba ile Trogir, Primosten, Zadar4. gün – Plitzvice milli parkı ve Zagreb'e gidiş5. gün – Zagreb ve dönüşHırvatistanBöylece Hırvatistan'ın bir çok önemli yerini görmüş olduk. Anakara tamam ama adalarda aklımız kaldı…Benim favorim Dalmaçya kıyıları oldu… Dubrovnik'ten Zadar'a kadar olan kısma bayıldım… Doğası, denizi, ortaçağdan kalma şehir merkezleri ile harika bir tatil cennetti olduğunu söyleyebilirim. Yazın gittiğimiz için çok da canlıydı şehirler. Aşırı bir kalabalık da yoktu ama yaz bu şehirlere hareket getirmiş, belli.Hırvatistan'dan yaz manzaralarıHırvatistan'da güneşi uğurlama…Şehirler genelde kocaman bir kalenin içine kurulmuş. Taştan şehir duvarları, taş binalar, daracık sokaklar size kendinizi orta çağda derebeylik döneminde yaşadığınızı hissettiriyor. Bozulmamış bu "old town" (eski şehir) konseptine hayran olmamak elde değil. Hemen her yer Unesco koruması altında…Old town a kapılardan giriliyor, Unesco koruması altındaEski Şehir atmosferinde kahveler yudumlanır…Eski bazen güzeldir…Dalmaçya kıyıları ve adalarını gezmek istiyorsanız bir alternatif de Sail Croatia ile gemi sayahati. Bence çok eğlenceli bir seçenek bu. Sadece 35 yaş altı kişilerin yolculuk ettiği parti odaklı gemilerin yanı sıra, sakinliği seven çiftler için turistik gezi odaklı gemiler de var… Ayrıntılı bilgi için tık tık.Kıyılardan sonra Zagreb'e gitmek Ege'den Ankara'ya geçmek gibiydi. Zagreb tatsız geldi bana, sevmedim pek… Yine de yazacağım oraya dair notlarımı…Deniz tatili, tarih ve şehir gezisinin yanı sıra doğa severleri de memnun ediyor Hırvatistan. Plitvice Gölleri Milli Parkı birbirine şelaleler ile bağlı 16 gölden oluşuyor. Alabildiğine yeşil, alabildiğine doğal, sular bazen turkuaz, bazen gri… Yağmurdan gözümüzü açabilseydik daha keyifle gezebilirdik ama Plitvice Lakes and National Parks Hırvatistan'ın görmeden dönülmemesi gerek yerlerinden.Plitvice Gölleri Milli Parkıİşin maliyet boyutuna gelirsek… Bence uçak bileti pahalı idi. Ben miller ile aldım ama Zagreb'e gitmeyecekseniz yurt içinde aktarma gündeme geliyor ve bilet biraz pahalı oluyor. Bizim bir de İzmir – İstanbul aktarmamız var… Hiç bu kadar aktarıldığımı hatırlamıyorum…Hırvatistan'ın para birimi Kuna. Euro'ya geçmemişler ama bazı yerler euro da kabul ediyor. 1 euro yaklaşık 7.5 kuna civarı. Burada hayat diğer balkan ülkelerine göre pahalı fakat Avrupa'ya kıyasla çok da pahalı sayılmaz.Konaklama kısmında ise şöyle bir durum var, otellerde değil, pansiyonlarda kalıyorsunuz. Genelde aileler evlerinin bir bölümüne ayrı bir kapı ve banyo yaptırıp kiraya veriyorlar. Bu o kadar yaygın ki, evini turiste kiralayamayan Hırvat, kiralayabilen komşusunu kıskanıyor 🙂 Kapılarda "Sobe" yazıyorsa oda var demektir.Biz yüksek sezonda gittiğimiz için ve ben risk almayı sevmediğim için kalacağımız odaları gitmeden booking.com üzerinden ayarladım. İçinde banyosu olan odaların en ucuzlarını seçtiğim halde planı çok geç yaptığım için biraz pahalıya geldi. 1 gecelik oda fiyatı 50 euro olan odalarda kaldık. Dubrovnik'te bu fiyat 2 katına çıktı tabii 🙂Dubrovnik güzel ama pahalı bir şehir…Eğer sizin daha bol vaktiniz varsa, gittiğiniz yerde sobe yazan kapıları çalarak kendinize daha uygun fiyatlı yerler bulabilirsiniz. Sadece Dubrovnik ve Hvar Adası için yüksek sezonda rezervasyonsuz gitmek riskli olabilir.Yeme içme olarak genelde deniz ürünleri ve İtalyan mutfağı ağırlıkta. Kendine özgü farklı bir şeyi yok. Komşusu Bosna Hersek'in meşhur köftesi Cevap Hırvatistan'da da yenilebiliyor. Kendi üzümlerinden yaptıkları şarapları ve Hırvat biraları denemeye değer. Boşnak köftesi cevapciciTüm dünya mutfağı Hırvatistan'daFiyatlar turistik yerlerdeki restoranlarda kişi başı 10-15 Euro arası tutuyor. Fast food veya dilim pizza alıp elde yeme seçenekleri ile daha ucuza doymak da mümkün.Sabah kahvaltılarında ise pastanelerden bir şeyler alıp bir kafeye gidip kahve içme uygulaması hakim.Ülke içi ulaşıma ve otoparklara çok para harcadık biz bu gezide. Hırvatistan'da araba kiralamak için en ucuz teklifi Unirent'den aldık. Benim kendilerine ulaştığım internet sitesi için tık tık. Diğer her yer neredeyse 2 katı fazla fiyat verdi. Dubrovnik'ten alıp Zagreb'de teslim ettiğimiz aracımızın 2 günlük kirası 120 Euro idi. 30 Euro da benzin harcamışız.Otoparklar ülke genelinde paralı. Hele de Dubrovnik'te park yeri bulmak çok sıkıntılı ve pahalı. O yüzden biz arabayı Dubrovnik'ten ayrılırken kiraladık.Hırvatistan'da araba kiralayıp Bosna Hersek'e veya Karadağ'a geçiş yapmayı düşünüyorsanız kiraladığınız arabanın sınır geçme belgesinin olmasına dikkat edin.Hem normal çevre yollarını, hem de paralı otobanları kullandık. Otobanlara paralı gişelerden ödeme yapabiliyorsunuz.Hırvatistan'dan yol manzaralarıNavigasyon kiralamadığımız için gitmeden telefonumuza offline çalışan bir harita uygulaması indirdik. Croatia Travel Guide by Tripso adlı application çok başarılıydı, tavsiye ederim.Hırvatlar kravatı bulan milletmiş. Kızların da kravat taktığı bir orta okulda okuduğum için pek minnettar olduğum bir buluş değil. Kimine göre şıklık, bana göre eziyet anlamına gelen kravatın isim babası da Fransızlarmış. Fransızca kökenli "kravat" kelimesi, "Hırvatlar" veya "Hırvat usulü" demekmiş aslında. Hırvat ve Kravat kelimelerinin fonetik benzerliğine de dikkatinizi çekerim 🙂Hırvatistan'a giderken "oh ne güzel hediye ne alırım derdi yok, kravat alır geçerim" diyordum fakat hiç bir hediyelik eşyacıda kravat görmedim. Vardıysa bile insanın gözüne sokmamışlar. İlk olarak lavantalı keseler göze çarpıyordu. Dalmaçya bölgesinin sembolü gibiydi lavanta…Lavanta konseptli hediyelik eşyalarPazarlar çok yaygın, hemen her şehirde rastaladıkBir de gıda üzerine çok eğilmişler… Zeytin ve zeytinyağı, ilginç baharatlar, incir kekleri filan her yerde çok şık sunumlar ile satılıyordu. Bir Aydınlı olarak işin incir kısmına çok alındım… Bizden çok daha iyi sunuyorlar inciri. Oradan bir kaç fikir çaldım, belediyeler ile iletişime geçmeyi düşünüyorum…Hırvatistan'a giriş yazımızı yazdığımıza göre sıradaki yazılarım için beklemede kalın 🙂Bu insanlar yerde ne yapıyor? Öğrenmek için takipte kalın!Dalmaçya kıyıları, Split ve Zadar için tık tık.Dubrovnik gezi notları için tık tıkOsmanlı'nın Balkanlar'da bıraktığı en güzel miraslardan Mostar Köprüsü için tık tıkHırvatistan'da bir doğa harikası Plitvice Gölleri Milli Parkı için tık tık…Zagreb gezi notları için tık tıkBunu paylaş:Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)İlgili Paylaş Avrupa tatili , balkanlar , deniz tatili , doğa , hırvatistan gezisi , kültür turu