Pamukkale ve Denizli Gezi Notları26 Nisan 20185 YorumKategori : Denizli , Genel , Yurt içi Seyahatleri3 Ülkemizin tanıtım filmlerinde baş rollerde oynayan Pamukkale, Denizli’de yer alan bir doğa mucizesi. Unesco Dünya Mirası listesindeki Pamukkale, herkesin görmesi gereken bir gezi noktası. Üstelik keyifli ve ekonomik. İşte karşınızda Pamukkale Gezi Rehberi!Pamukkale’yi meşhur eden şey, yer altından gelen şifalı suyun içindeki kalsiyum karbonatın oksijenle buluştuğunda çökelmesinden sonra oluşan pamuksu yapı. İlk başta yumuşak jel halinde olan çökeltiler zamanla sertleşerek “travertenleri” oluşturuyor.Travertenlerde içi su dolu doğal havuzlar oluşuyor ve bunlar görüntüyü daha da güzelleştiriyor.Biz küçükken Pamukkale çok daha pamuk, yani çok daha beyazdı. Sonra etraftaki bilinçsiz “otelleşme” hareketi travertenlerin rengini bozmuş. Uzun süren bakım çalışmasından sonra Pamukkale yine gezilmesi zevkli bir yere dönüşmüş.Şu an Pamukkale ve çevresindeki antik kentler, Denizli şehir merkezi, lezzet durakları ve etraftaki diğer doğal mesire alanları tam bir haftasonu kaçamağı noktası.Biz de evimize yakın olduğu için belli aralıklarla Pamukkale’ye gidiyoruz. Bu yazımda son iki gidişimde edindiğim tecrübeleri ve çektiğim fotoğrafları kullanarak size Pamukkale’de ve Denizli’de gezilecek yerleri anlatmaya çalışacağım.Pamukkale’ye 2015’te gittiğimde 16 haftalık hamileydim2018’deki ziyaretimde ise 2 çocuğum olmuştu 🙂Denizli’ye ve Pamukkale’ye Ulaşım:İstanbullular’a iyi haber, Denizli Çardak Havaalanı’na direkt uçuşlar bulunuyor. Türk Hava Yolları ve Pegasus Havayolları’nın kampanyalarını takip ederek cumartesi sabah varışlı pazar akşamüstü dönüşlü uçak bileti alıp Denizli’de güzel bir hafta sonu geçirebilirsiniz.Denizli’ye İstanbul haricindeki illerden aktarmalı olarak uçabilirsiniz.Tren ile ulaşım da mümkünmüş, bir doğu ekspresi olmasa da belki keyifli olabilir. Saat ve seferleri sorgulamak gerekir.Kara yolu ile ulaşmak ise en yaygın olanı. İzmir – Denizli arası 3,5 saat, Ankara – Denizli arası ise 6 saat sürüyor. Burası genelde Antalya yolu üzerinde bir mola noktası olarak düşünüliyor, çünkü Denizli – Antalya arası mesafe 2,5 saat kadar.Biz Söke’de yaşadığımız için Denizli’ye hep araba ile gittik, bize 2 – 2,5 saat uzaklıkta.Denizli içi ulaşım:Denizli’den Pamukkale’ye ulaşmak yarım saat sürüyor. Şehrin etrafında farklı noktalara gitmeyi düşünüyorsanız araba kiralamak akıllıca olabilir.Veya otobüsle Denizli’ye ulaştığınızda garajdan “Karahayıt” minibüsleri ile Pamukkale travertenlerinin giriş noktasına ulaşabilirsiniz.Denizli ve Pamukkale’de Konaklama:Denizli – Pamukkale civarında konaklamalı bir gezi planlıyorsanız bence termal bir otelde kalmak çok keyifli. Yorgunluğu sıcak sularda atmak harika oluyor.Biz eskiden ailemle her sene Pamukkale’ye giderdik ve yağmur altında bile bu termal havuzlarda vakit geçirdiğimizi hatırlıyorum.Bu sefer kendi çekirdek ailemle 23 nisan 2018’in 3 günlük bir tatil sunmasını fırsat bilerek Pamukkale’ye gitmeye karar verdik. 2 aylık bebeğimiz Umay’la çıkacağımız ilk tatil olduğu için de güzel, temiz ve konforlu bir otelde kalalım istedik. Birkaç yeri aradım fakat oteller hep dolu olunca ancak yer bulabildiğimiz Lycus River’dan yer ayırttık.5 yıldızlı olarak geçse de Pamukkale otellerinde genel olarak çok kaliteli hizmet sunulmuyor. Ben internetteki yorumları okuyup düşük beklenti ile gittim fakat sonuçtan memnun kaldım.Yemekler eh, havuzlar keyifliydi. Çocuklarla gitmek için uygun bir otel olduğunu söyleyebilirim. Biz geceliğine 350 lira ödedik o dönem için.Lycus River OtelDaha ucuz oteller de elbet bulunabilir. Pamukkale ve Karahayıt mevkiindeki oteller termal havuz keyfi yapmak için ideal. Pamukkale’ye yürüme mesafesinde birçok tesis mevcut.Denizli – Pamukkale gezisi için Denizli’de konaklamayı da düşünebilirsiniz ama bence sıcak havuz keyfi kaçmaz.Pamukkale’ye Ne Zaman gitmeli?Pamukkale tam bir bahar rotası. Neden mi?Travertenler çıplak ayak gezildiği için kış ayları çok ideal olmayabilir. Sulara girerseniz de çıkışta soğuk hava hasta edebilir. Yaz aylarında ise güneşin altında gezmek epey zor olacaktır.Nisan- mayıs ve Eylül – ekim en güzel zamanlar diyebilirim.Pamukkale Nasıl Gezilir?Öncelikle Pamukkale’nin nasıl bir yer olduğunu anlatayım, gözünüzde canlandırabilirsiniz.Bir tepe ve tepeden aşağı doğru inen beyazlıklar düşünün. Bu beyazlı bölüme travertenler deniyor.Uzaktan Pamukkale. Dağın eteğine dökülen travertenlere dikkatTravertenlerin tepesindeki düzlükte bir antik kent, antik havuz ve müze var. Tüm Pamukkale’yi bir kompleks olarak 3-4 saatte ziyaret edebilirsiniz.Pamukkale travertenlerin, Hierapolis ise antik kentin adı olsa da bu iki isim aslında aynı bölgeyi kastediyor, birbiri yerine kullanılabiliyor.Yani tepede bir antik kent (Hierapolis) ve yamaçta travertenler bulunuyor.Pamukkale’nin 3 farklı girişi var:Denizli – Karahayıt yolu üzerindeki kapı: Bu yol üstü kapı çok kalabalık, arabayı yol kenarına park ediyorsunuz ve direkt travertenlere giriş yapıyorsunuz. O yüzden eğer amacınız travertenleri gezmekse bu girişi tercih edebilirsiniz. Yokuş yukarı travertenlerde yürüyüp tepeye ulaştığınızda antik havuzun kenarında mola verebilir, ve ardından isterseniz Hierapolis antik kentini gezebilirsiniz. Gezintinin sonunda aynı yoldan geri dönmeniz gerekiyor.Karahayıt yolu üzerindeki kapıdan girince böyle bir göl ve park da var. Sadece giriş kısmı bile zevkli.Hierapolis Güney Kapısı: Bu kapının otoparkına arabanızı 5 lira karşılığında park edip antik kentin Güney Bizans kapısından giriş yapmak da iyi bir seçenek. Böylece direkt Hierapolis’i gezmeye başlıyorsunuz. Antik havuzu ve travertenlerin seyir teraslarını da ayakkabılarınızı çıkarmadan gezersiniz, isterseniz travertenleri yukarıdan başlayıp aşağı doğru inerek de gezip turu tamamlayabilirsiniz. Zaman tasarrufu için en mantıklı giriş buradan.Travertenlere yukarıdan bakıyoruz: çok kalabalık Hierapolis Kuzey Kapısı: Kuzey kapısına giriş yaparsanız asıl gezilecek yerlere ulaşmak için 2 km yürümeniz gerekiyormuş, veya bir ring servisine binmeniz. O yüzden bence burası güney kapısında park yeri bulamazsanız veya diğer gişelerde çok sıra varsa tercih edebileceğiniz bir kapı.Özellikle yoğun dönemlerde gişelerde uzun kuyruklar olduğunu görebilirsiniz. Pamukkale’ye giriş 35 lira fakat gişelerde Müzekart satışı da yapılıyor. 50 liraya müzekart satın alıp yıl içinde başka müzelere ücretsiz girmek daha mantıklı. (2018 fiyatlarıdır)Dikkat! Müze kartınız varsa veya müzekart özelliği gösteren İş Bankası kredi kartına sahipseniz gişedeki sıraya girip vakit kaybetmeyin, direkt turnikelere yönelebilirsiniz. Biz bunu bilmediğimiz için ilk gidişimizde epey vakit kaybetmiştik.Pamukkale’ye giderken nasıl giyinmeli? Yanınıza neler almalı?Travertenlere girişte ayakkabılarınızı çıkarmanız bekleniyor. Yanınızda ayakkabıları içine koyabileceğiniz bir çanta veya poşet bulundurmanız iyi olur.Zemin yer yer ıslak, o yüzden mümkünse şort, değilse de paçaları kıvrılabilen bir pantolon giymenizi öneririm.Islak zemin kaygan olabiliyor, çocuklara altı kaydırmaz patiklerden giydirebilirsiniz.Travertenlerin oluşturduğu havuzlara veya antik havuza girmek isterseniz mayo ve havlular da yanınızda olsun. Islak mayoları koymak için ekstra poşet de almak lazım.Güneşten korunmak için güneş kremi, güneş gözlüğü ve şapka gerekli. Nisanda bile kavurucu bir sıcak olabiliyor.Bol fotoğraf çekmek için hazırlığınızı yapın derim, ortam müthiş.İçerideki yeme içme tesisi çok pahalı, yanınıza yiyecek almanız akıllıca bir hareket olur.Pamukkale travertenlerinden manzaralar sunuyorum ki kıyafetinizi ona göre seçinBiz Pamukkale’ye 2015’te gittiğimizde direkt travertenlere açılan kapıdan giriş yapmıştık. Travertenlerden yokuş yukarı tepeye tırmandık, sonra terliklerimizi giyip antik havuza doğru yürüdük. O zaman Hierapolis’i pek gezmedik ve travertenlerden aşağı geri indik.Bu sene ise bebeklerle travertenlere girmeyelim dedik ve güney kapısından giriş yapıp travertenlere tepeden bakmayı tercih ettik.Güney kapısından girdiğimizde önce Hierapolis’i gezdik. Hierapolis Türkiye’deki en büyük antik kentlerden biri. Burası Roma İmparatorluğu döneminde 15 hamamı ile önemli bir sağlık merkeziymiş. İçinde çok güzel bir amfi tiyatro var, mutlaka yanına kadar gitmelisiniz.Amfi tiyatro arkamızda, fakat çok güneş vardı ve biz 2 aylık bebeğe kıyıp gidemedik.Hierapolis’ten sonra antik havuzun kenarında mola verdik. Antik havuza aynı zamanda Kleopatra Havuzu da deniyor ve hikayesi şöyle: M.S. 7. yüzyılda meydana gelen bir depremde antik kentte bir göçük oluşuyor, sütunlar yerle bir oluyor ve oluşan çukura termal su doluyor. İnsanlar yüzyıllardır bu havuzun suyunda şifa arıyor.Antik havuzda siz de yüzmek isterseniz ekstra ücret ödemeniz gerekiyor: Yetişkinler 32 tl, 6-12 yaş arası 13 tl. Havuz kenarındaki tesiste soyunma kabinleri mevcut.Pamukkale Antik HavuzBiz de antik havuz kenarında oturup biraz yüzenleri izledik ve bir şeyler içtik. Havuzun etrafındaki tesiste yeme içme imkanları var ama fiyatlar oldukça yüksek.Biz antik havuzdan sonra “seyir terasları” bölümüne geçtik. Burada ayakkabılarınızı çıkarmadan traverten manzarasına şahit olabiliyorsunuz. Tabii ki travertenlerde gezmenin zevki ayrı, ama kısıtlı zamanınız varsa buradan bir bakış atmak da fena fikir değil.Pamukkale Seyir TeraslarıPamukkale Seyir TeraslarıPamukkale Seyir TeraslarıBiz o kadar kalamadık ama bu seyir terasları bölümünde güneş batarken güzel manzaralar oluşuyormuş.Pamukkale üzerinde yamaç paraşütü yapmak da burada elde edebileceğiniz deneyimlerden biri.Pamukkale yakınındaki Karahayıt kasabasının kırmızı travertenleri, kaplıcaları ve termal otelleri de yöreye gelmişken ziyaret edilebilir. Özellikle Karahayıt Kaplıcaları oldukça ünlü.Karahayıt merkezDenizli – Pamukkale yolu üzerinde uğrayabileceğiniz Laodikeia Antik Kenti de oldukça etkileyici ve büyük. Arkeolojik çalışmalar burada M.Ö 5500 den M.S.7. yüzyıla kadar kesintisiz yaşam olduğunu söylüyormuş. İncil’de yer alan önemli kiliselerden biri de burada olduğu için önemli bir inanç merkezi olarak görülüyormuş.Laodikeia Antik KentiBiz yine İşbankası kartlarımızı göstererek ücretsiz giriş yaptık Laodikya’ya. Yalnız giriş saatimiz öğlen 12 olunca epey kavrulduk nisan ayında bile.Denizli’de Gezilecek Yerler:“Denizli merkezde ne yapılır?” diye sorduğumda çok iç açıcı bir liste çıkartamadım.Denizli tekstili ile ünlü bir şehir ve biz de küçükken annem çarşaf, havlu ve bornoz alışverişimizi buradan yapardı. Pamukkale otel tatillerini hep bir “Babadağlılar İş Hanı” ziyareti takip ederdi.Ben de nostalji olsun diye Babadağlılar İş Hanı‘nı odak noktası seçerek bir plan yaptım. Pasajın bulunduğu semtin ismi “Bayramyeri” olarak geçiyor ve etrafı oldukça hareketli. Üstelik ünlü Denizli kebapçıları, Etnoğrafya Müzesi ve Kaleiçi Çarşısı da bu semtte.Arabamızı Bayramyeri’nde Babadağlılar pasajına yakın bir yere park edip keşfetmeye başladık.Babadağlılar İş Hanı’nın dönen koridorlarında çocukluk anılarımı yadedip biraz da alışveriş yaptım. Burası biraz çeyiz alışverişi tadında olsa da Şile bezinden (Burada ona Buldan Bezi diyorlar. Buldan, Denizlinin bir ilçesi) plaj elbiseleri ve peştemaller herkesin ilgisini çekecektir.Babadağlılar İş Hanı tam da böyle bir yerİçerisi rengarenk. Çarşaflar ilgimi çekmese bile bornozlar çektiBabadağlılar pasajının hemen yanında Atatürk ve Etnoğrafya müzesi var. Denizli’ye gelmişken müze gezmeden dönmeyeyim diyorsanız bir bakabilirsiniz.Biz zil çalan midemizin sesini dinleyip kebapçılara yöneldik. Yine Bayramyeri bölgesinde bulunan kebapçılara biraz yürüyerek ulaştık. Bize ismi verilen kebapçılar: Halil, Enver ve Baki idi. Bu üçünden birine gitmeye niyet ettik ve şansımıza Kebapçı Enver’e gittik.Aklınızda olsun: Kebap işini saat 4’ten sonraya bırakmamaya çalışın, kalmayabiliyormuş. Denizli kebabı öğlen yemeği için ideal.Denizli kebabı lavaş ekmeği üzerinde servis ediliyor ve elle yeniliyor. Siz özel olarak istemezseniz masaya çatal bıçak gelmiyor. Kebabın yanında ayrı bir tabakta domates, kuru soğan ve kırmızı biber ikram ediliyor. Kebap posiyonları gramla ölçülüyor. 1 porsiyon 250 gram ama asla yetmiyor! Biz eşimle 2 kişi 750 gram söyleyip paylaştık ama o bile yetmedi, tekrar gitsem kesin 1 kg söylerim.Kebabın yanında ayran içmek en güzeli olsa da Denizli’nin meşhur Zafer Gazozu‘nu denemek istedik. Derinlerde bir çilek aroması ile ferah bir gazoz.Denizli kebabından sonra yapılması gereken şey Hacı Şerif’ten dondurmalı irmik helvası yemekmiş. Biz de yapılması gereken yaptık tabii ki.Denizli, Hacı Şerif’in çıkış noktasıymış. İlginç bir şekilde dondurmalı irmik helvası kap içinde satılıyor, elinize alıp yiyorsunuz (“take away” şeklinde).Hacı Şerif’in arka sokağında çok komik bir horoz heykeli var.Bornoz giymiş bir horoz görürseniz bilin ki Denizli’desiniz 🙂Denizli’nin sembolü olan horoz heykeli esas Çınar Meydanı’nda imiş. Ama biz Çınar tarafına gitmedik.Denizli merkezde bizim yaptıklarımız bunlardı. Sizin daha uzun vaktiniz varsa “Çamlık Bulvarı” güzel kafe ve restoranların bulunduğu yermiş.Konyalıoğlu Evi ve Osman Bey Konağı, hem restoran, hem kafeterya hem de yöresel ürünler satan bir butik olarak hizmet veriyormuş. Uğranabilir.Bir de teleferik ile Bağbaşı Yaylası’na çıkma aktivitesi var. Yaylada doğa ile içiçe vakit geçirebilir, piknik yapabilir, isterseniz kamp bile kurabilirmişsiniz. Bağbaşı Yaylası Teleferik biniş istasyonuna 22\T numaralı belediye otobüsü ile ulaşılıyormuş.Denizli’de gezerken Denizli şivesine mutlaka kulak kabartın. Çok komik ve tatlı konuşuyorlar Denizlililer.Hazır Gelmişken:Eğer havayolu ile geldiyseniz havaalanına yakın olan Kaklık Mağarasına uğrayıp Pamukkale’nin yer altı versiyonunu görebilirsiniz.Doğa ile içiçe bir gün geçirmek isterseniz Güney Şelalesi ve kenarındaki baraj gölü oldukça etkileyici. Buradaki restoranda alabalık, kiremitte köfte filan yeniliyor, yeşillik alanı ise çocukların oynaması için çok elverişli.Güney Şelalesi. Tepeye tırmanmış insanlara dikkat!Güney Şelalesi mesire alanıVe arkada baraj gölü manzarası ile yemek yenebilirAntik kentlere doymadıysanız Güney Şelalalesi’ne giderken Tripolis Antik kentini gezebilirsiniz.Yine Güney Şelalesi güzergahında Denizli’nin Buldan ilçesine uğrayabilirsiniz. Buldan’da birbirinin manzarasına engel olmayacak şekilde inşaa edilmiş ahşap ve cumbalı Buldan evlerini görüp, Buldan bezinden yapılmış örtülere veya peştemallere bakabilirsiniz.Denizli’den Antalya yönüne gidiyorsanız Serinhisar ilçesinden geçiyorsunuz. Burası leblebisi ile meşhur. Hatta Çorumlular darılmasın ama çorum leblebisinin Serinhisar’da üretildiğine dair iddialar var, doğru mu bilemiyorum. Biz Antalya dönüşlerinde mutlaka Serinhisar’dan leblebi alırız. En son gittiğimizde leblebi helvası diye bir şey almıştık, müthişti.Pamukkale’de hafta sonunuzu nasıl planlayabilirsiniz?İlk gün uçak ile geldiyseniz Kaklık Mağarası ilk durak olabilir.Denizli merkezde Bayramyeri, Babadağlılar İş Hanı ve Denizli Kebabı. (öğlene kadar)Pamukkale – Hierapolis (öğleden sonra akşama kadar)İkinci gün doğal bir yerler görmek için Bağbaşı yaylası veya Güney şelalesi arasında tercih yapılabilir. Arabanız varsa bizim gibi Güney Şelalesini seçebilir, Güney Şelalesi’ne giderken Buldan’a da uğrayıp gününüzü değerlendirebilirsiniz.Biz bu 2 günlük programı 3 güne yayıp biraz da otelde vakit geçirdik. Ve 2 çocukla yavaş hareket ettiğimiz için Buldan’a uğrayamadık ama normal bir gezide bu program uygulanabilir.Pamukkale – Denizli gezinizi Salda Gölü ile veya lavanta zamanında Isparta’nın Kuyucak Köyü ile birleştirebilir, Türkiye’nin en ünlü fotoğraf noktalarını aradan çıkartabilirsiniz.Keyifli seyahatler dilerim!Bunu paylaş:Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)İlgili Paylaş