Kadıköy ve Moda Keşifleri, Laleler…

Kadıköy ve Moda Keşifleri, Laleler…

Bu aralar Moda çok moda… Gün geçmiyor ki sosyal medyada Moda'da yeni açılan butik kafelerden bahsedilmesin. Bir bakmışsınız bir beyaz yakalı işini bırakıp sandiviççi açmış, diğer gün bir sanatçı cupcake satmaya başlamış. 3.nesil kahveciler her köşebaşında.

Tarihi Moda İskelesi 

Kadıköy de ona keza, yeni yeni lezzet duraklarına ev sahipliği yapmaya başlamış.

Ben de İstanbul'da yaşamayan bir İstanbulsever olarak uzaktan izliyordum bu gelişmeleri. Geçtiğimiz hafta sonu sevdiğimiz bir arkadaşımızın Moda'da düğünü vardı. Biz de atladık gittik. Zamanımız kısıtlı olduğu için de gezimizi Kadıköy – Moda ekseninde planladım.

Kadıköy'de ilk defa otelde kaldık. Booking'den bulduğum  Akın Suits, Kadıköy'ün ara sokaklarından beklenmeyen modernlikte bir tesisti. Odaları 1+1 ev şeklinde, gayet geniş. Mutfak ve bulaşık makinesi bile vardı odalarda. Çocuklular için tavsiye edebileceğim bir konaklama oldu. Kahvaltısı çok ortalamaydı, bu konuda beklentinizi düşük tutmanızı tavsiye ederim.

Akın Suits Lobi

Laleler

Aylardan nisan, İstanbul'da lale zamanı. Benim de ilk hedefim laleleri görmekti. En güzel lalelerin Sultan Ahmet'te olduğunu biliyorum, hatta bu sene laleden kocaman bir halı yapmışlar meydana. Avrupa yakasına geçmeye zamanımız olmadığı için lalelerin Anadolu yakasındaki adresi olan Göztepe 60. Yıl Parkı'na attık kendimizi.

Göztepe parkında aile saadeti

Nisan sonuna kadar devam edecekmiş lale festivali, İstanbul'daysanız mutlaka tadını çıkarın derim.

Kadıköy'de Kafeler ve Walter's Cafe

Üniversitede okurken Kadıköy sokaklarının kurduydum. Şimdi ise yabancısıyım. Gezdikçe şaşırdım, yeni açılan yerleri çok sevdim. Hepsinde oturup bir şeyler içmek istiyor insan.

Kardeşimin adı Hale olduğu için küçüklüğüm bu "Hale Jale Bütün Mahalle" esprisiyle geçti. Şimdi de bu isimle bir kafe görünce fotoğrafını çekmemem imkansızdı 🙂

Kadife Sokak, halk arasında "Rexx'in sokağı" da öğrencilik yıllarımın vazgeçilmez adresiydi. Karga, Hera, Lal gibi eskiden de gittiğimiz yerlerin hala duruyor olduğunu görmek güzel.

Tüm beğendiğimiz kafelerde oturamayacağımıza göre kendimize iyi bir yer seçmeliydik. Soyal medyada çokça gördüğüm, temasını meşhur Amerikan dizisi Breaking Bad'den alan Walter's Cafe'yi arayıp bulduk. Burası Moda ve Kadıköy arasında bulunan 3. nesil bir kahveci.

"3. nesil kahveci  nedir?" veya "3. dalga kahveci nedir?" sorusuna da bir cevap vermek istiyorum. Bu terimler geçen seneden beri çok gündemdeler ve ben ilk çıktıkları andan itibaren bloğumda bu tanıma yer vermek istiyordum 🙂 Tabi ben yazana kadar herkes ne olduğunu öğrenmiş oldu ama yine de yazacağım:  

Üçüncü dalga kahve akımı, yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinin bir ticari madde olarak değil de tıpkı şarap gibi sanatsal bir gıda tüketim maddesi olarak özenle değerlendirilmesi anlamına geliyormuş.

Bu bağlamda birinci dalga kahve evde yaptığımız Nescafe ile tanımlanırken ikinci dalga ise Starbucks gibi zincir kahveciler ile temsil ediliyor.

Biraz da Breaking Bad isimli diziden bahsedelim. Bu Amerikan dizisi sıradan bir kimya öğretmeninin hayatına renk katmak için giriştiği metamfetamin yani uyuşturucu üretimi işinden çok para kazanmaya başlamasının hikayesi. Çok heyacanlı bir diziydi, izlemeyen herkese tavsiye ederim. Bir eczacı olarak da kimya odaklı bir dizi izlemek benim için ayrıca bir keyifti.

Kafenin atmosferine duvarda periyodik cetvel, kahvelerin demlendiği laboratuar aletleri, kahvelerin sunulduğu beherler, erlenmayerden vazo gibi ayrıntılar hoşluk katıyordu.

Kafenin duvarında periyodik cetvel temalı bir dekor

Demlensin kahveler!

Kahve mi meth mi?

Kafeden hediyelik eşya da alabiliyorsunuz

Diğer bir güzellik de Breaking Bad dizisindeki Walter White ve Jessie Pinkman'ın uyuşturucu üretirken giydiği kıyafetleri giyip poz verebiliyorsunuz. Biz de Olgun'la yanımızdaki el kadar bebeğe bakmadan bu kostümlerden giyip poz vermeye karar verdik. Koskoca anne baba olmuşlar, şu hareketlere bakın…

Ekin'in üzerinde deney yapmaya hazırlanıyoruz

Dizi karakterlerinden Jessie'nin meşhur sözü "Yo!"

Kahvesi nasıldı derseniz, kahve gurmesi olmadığım için bu ortamda ne servis etseler beğenirdim sanırım…

Beherde kahve, alırım bir dal…

Moda Sokakları

Moda tam bir mahalle havasında. Eski tip apartmanlar, küçük esnaf, temiz sokaklar… Ve artık küçük kafeler ve modern yiyecekler diyarı…

Deniz kenarında biraz yürüyüş yaptık.

Kafelerin önünden geçip ortamlarını soluduk. 

Bu sokaklar küçücük kafelerle dolmuş

Dondurmacı Ali Usta'nın ne kadar ünlü olduğunu önündeki sıradan anlayabilirsiniz…

Yanındaki Kemal Usta Waffle da Türkiye'de waffleın ilk temsilcilerinden. 

Ünlü Naan Bakeshop isimli fırından ekşi mayalı çok tahıllı ekmek almadan da dönmedim. Epey sert olduğu için ilk başta popüleritenin oyununa geldiğimi düşünsem de ekmeği hakikaten lezzetli buldum. Naan Bakeshop'un 3-4 masalık küçük dükkanında kahvaltı da veriliyor ve çok leziz görünüyordu. Kahvaltı için buradan alışveriş yapıp Moda Çay Bahçesi'nde yemeyi de düşünebilirsiniz. 

Viktor Levi

Moda'da son durağımız bir Kadıköy klasiği olan Viktor Levi. Şaraplarıyla meşhur, hoş bir bahçenin içinde bu restoran. Eski ve bilindik bir yer.

Burada bize takipçim Ayşegül de katıldı. O kadar içten ve sıcak biri ki! Facebook sayfamdan yaptığım çekilişi o kazanmıştı, kendisine ödülünü takdim ettim. Ama o da bana hediye getirmiş, üstelik de benim hediyemden çok daha güzelini. 

İyi ki geldin Ayşegül!

Kadıköy sokaklarında gezerken bir yandan şehrin canlılığına hayran oluyorum, bir yandan da insanlardan bunalıyorum. Evet gezerken çok eğleniyorum ama bir yandan da iyi ki burada yaşamıyorum diyorum. Bu ikilemden çıkardığım sonuç: En iyisi sık sık gezmeye gelelim…

Son Yazılar
Yorum ( 10 )
  1. Didem
    20 Nisan 2016 at 21:00
    Cevapla

    Ekinle birlikte çok güzel bir gezi olmui, kahvecinin ortamı hoş görünüyor. Kadıköyde Vıctor levi ye hiç gitmemiştim, taksimdekinden farklı bir havası var gibi. 3.nesil kahveci bilgin iyi oldu benim için eline sağlık.

  2. melike kutlay cengiz
    20 Nisan 2016 at 21:00
    Cevapla

    Beğenmene sevindim canım, nice İstanbul gezilerimiz olsun <3 😉

  3. Bayazit yıldırım
    20 Nisan 2016 at 21:00
    Cevapla

    Çok teşekkürler 🙂

  4. YAT KİRALAMA
    20 Nisan 2016 at 21:00
    Cevapla

    GÜZEL BİR GEZİ OLMUŞ, GİTMİŞ KADAR OLDUK. öZELLİKLE BREAKİNG BAD KAFESİ ŞAHANE EN YAKIN ZAMANDA BİR UĞRAMAK İSTİYORUM, HOŞ ANILARINIZI PAYLAŞTIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

  5. Başak Sevil
    20 Nisan 2016 at 21:00
    Cevapla

    Merhabalar, ÖNCELİKLE yazınızı zevkle okudum. Ellerinize sağlık. BİR breakıng bad hastası olarak Walter’s Cafe’yi çok merak ETTİM. İstanbul’a ilk yolum düştüğünde mutlaka uğrayacağım 🙂 Bu arada adı keşke “heisenberg’s Cafe” olsaymış :))

  6. melike kutlay cengiz
    20 Nisan 2016 at 21:00
    Cevapla

    Güzel yorumlar için teşekkürler. Sevgili Başak, Karaköy’de zaten Heisenberg isimli başka bir mekânın bulunması sebebiyle kafenin ismi Heisenberg olamamıs, yoksa onlar da daha iyi olabileceğini düşünmüşler 🙂

  7. Başak sevil
    21 Nisan 2016 at 21:00
    Cevapla

    Heisenberg isimli başka bir mekânın olduğunu bilmiyordum 🙂 orası da mı breaking bad’den esinlenerek tasarlanmış?

  8. melike kutlay cengiz
    21 Nisan 2016 at 21:00
    Cevapla

    Sanırım evet ama resimlerine baktığımda Kadıköy’deki Walter’s daha orijinal 😉

  9. Ercan
    7 Mayıs 2016 at 21:00
    Cevapla

    oldukça güzel bir yazı bu yaz kıbrıstan istanbul a geleceğim mutlaka Walter’s Cafe e gideceğim

  10. Cengiz
    23 Nisan 2017 at 21:31
    Cevapla

    Sizin de yazdığınız gibi sokaklar küçücük kafelerle doldu. Birçok sokak barlar sokağı oldu. Turistlere güzel geliyor ama biz Moda sakinleri bu durumdan hiç hoşnut değiliz.

Bir cevap bırakın melike kutlay cengiz