San Francisco Gezi Notları

Nerede kalmıştık?

Yaklaşık 1 yıldır planladığımız gezinin hazırlıklarını Amerika'ya gider iken yazımda sizlere anlatmıştım.

İlk durağımız olan New York'u anlata anlata bitirememiştim…

Şimdi sıra gezimizin en heyecanla beklediğim kısımına geldik. Daha önce hiç gitmediğim Kaliforniya eyaletinin güzide şehri San Francisco'ya uçuyoruz hep birlikte. Sadece Amerika'nın değil, Dünya'nın öbür ucu bize göre 🙂

Burası San Francisco'dur, yolu yokuştur.

Yabancı dizi ve film izleyenler, yabancı müzik dinleyenler bilir, Kaliforniya eyaletinin çok farklı bir imajı vardır. Sıcak ikliminin yanısıra eğlence sektörünün burada olması Kaliforniya'yı çok popüler kılmış. Şarkılarda oradaki özgürlükler övülmüş, buradaki yaşam stilleri pek çok diziye konu olmuştur.

Bu yazıyı yazarken öğrendim, Amerika'nın en kalabalık eyaleti olduğu gibi en zenginiymiş de. BaşkentininSacramento oluşu da genel kültürüme yeni kattığım bir bilgi. 2003 – 2011 yılları arasında da Kaliforniya valisiArnold Schwarzenegger imiş. Hani şu kaslı olan, Terminatör var ya, o işte 🙂

Coğrafi olarak da Kaliforniya Amerika'nın batı yakasında yer alıyor, tam da Pasifik (Büyük) Okyanusu kenarında. Büyük okyanusun Amerika kara parçasına usulca sokulup derin bir körfez oluşturduğu yerde kurulmuş San Francisco. Bu yüzden buraya "City by the Bay" yani "Körfezde şehir" lakabı uygun görülmüş.

En batı dedik ya, saat olarak da New York'tan 3 saat geride. Sabah saat 6 da kalıp New York'ta havaalanına gittik, 5 saatlik bir uçuşun ardından San Francisco'ya vardığımızda saat anca öğlen 12.30 olmuştu. Yani doğudan batıya geçince 3 saat uzamış bir gün yaşadık. Elbet yorulduk ama ne kadar çok zaman o kadar çok gezmek demekti! O yüzden bu saat farkı çok işimize geldi.

Califonia eyaleti Amerika'nın batısında

Yolculuğumuzu Delta havayolları ile gerçekleştirdik. Bizce hoş bir hizmet vardı uçakta, içecek olarak bol ikram vardı, tuvaletler de temizdi.

Aynı ülke içinde 5 saat uçmak da epey uzun, pek alışkın olduğumuz bir durum değil. Kapasiteden daha fazla bilet satarlar, açıkta kalırız düşüncesiyle  tedbirli çiftimiz Hasan ve Hale sayesinde uçaklara binmeden önce online check in yapmayı ihmal etmedik.

Genelde böyle uzun uçuşlarda lavaboya gitmek kolay olsun diye koridor kenarından koltuk ayırırım. Çünkü bir kere yanımdaki adam uyuyor diye saatlerce tuvalete gidemediğim olmuştu. En sonunda uyandırmıştım onu. Bu fikrimi paylaştığım arkadaşım Esin de beni uyardı, "E koridor kenarında oturursan da seni uyandırırlar o zaman" diye. O anda bir aydınlanma oldu bende. Alın size bir kişilik testi, siz bu durumda nerede oturmayı tercih edersiniz? Uyandıran mı olmalı, uyandırılan mı?

Neyse, yolculuklardan yine bir koridor kenrarı yolculuğu… Olgun da orta sırada yanımda oturuyor. Ne güzel tesadüftür ki pencere kenarına hiç kimse gelmedi. Yoksa kaptıracaktık aşağıdaki manzarayı elalemin adamına…

Daha şehre inmeden körfezi ve kırmızı Golden Gate Köprüsü'nü gördüm

Uçaktan manzaralar

Biz San Francisco'ya vardığımızda hava tam da mis gibiydi. New York'un gri havasından sonra masmavi gökyüzünü görmek çok iyi geldi.

Havaalanından şehir merkezine giden BART diye bir sistem var burada. Kişi başı tek yön 8.05 $. Ne kadar sürdüğünü hatırlamasam da gayet rahat bir ulaşım şekli olduğu kanısındaydım.

Bart şehrin belli yerlerine giden bir yeraltı aracı. Onun dışında San Francisco'nun ana ulaşım aracı Muni busdenen otobüsler ve tarihi tramvaylar. Biz 3 günlük sınırsız ulaşım için kişi başı 25$ verip bu otobüs ve tramvaylara istediğimiz kadar inip bindik. Fiyata Nostaljik Cable Car'ın da dahil olması çok iyi. Çünkü zaten ona binecekseniz fiyatı tek yön 6$.

Arkamda gördüğünüz Cable Car San Franciso'nun sembolü

Ulaşımı ekonomik hallettik diye sevinmiştik ilk başta ama otobüslerin metro gibi sık hareket etmeyişi, gittiği yere çok da hızlı gidemeyişi ve otobüs ile sayahat eden insan profili bizi 3 günde canımızdan bezdirdi.

Öncelikle otobüslerin pis olduğunu ve kötü koktuğunu söylemeliyim. Sarhoşu evsizi New York'tan daha fazla ve buradakiler çok daha cüretkar. Bazıları zararsız, hatta çok şirin olanları da var ama bazıları da size laf atıp yol boyu kendi kendine söylenipduruyor. Başımıza kötü bir şey gelmese de otobüs yolculukları bizi biraz gerdi!

Otobüste durum bu, Hasan'ın kafasının üstündeki ipe dikkat, inmek isteyen o ipi çekiyor.

Araba kiralama seçeneğini düşünebilirsiniz, otoparkların çok pahalı olduğunu unutmadan. Geceliği 36$ olan otoparklar bile varmış. Bunun yanında bana hop on hop off otobüsler çok cazip geldi. Kalacağınız yeri turistik bir merkeze yakın tutup bu otobüsler ile yolculuk edebilirsiniz.

Bizim kaldığımız yer o kadar turistik bir merkezde olmadığı için toplu taşımaya mecbur kaldık. Nerede kaldığımıza gelirsek…

Biz burada otelden ziyade San Francisco sokaklarını süsleyen Viktoryen stili bir evde kalmayı tercih ettik. Böylece bazı öğünleri evde yer, hem tasarruf eder, hem de bir nebze sağlıklı beslenmiş oluruz düşüncesindeydik. Airbnb den bulduğumuz ev Kathy adında bir avukata aitti. Evinin 2 odasını bize kiraladı.

Mission district denilen eskiden misyonerlik bölgesi olan bir yerdeydi evimiz. 24. cadde bir çok kafenin ve restoranın olduğu bir caddeydi. Eve giderken yürüdüğümüz yol hoşumuza gittiyse de daha sonra burada pek takılamadık.

24. Caddede yürüyoruz

Bu şehirde sokak sanatı çokça icra edilmiş

Bu şehirde sokak sanatı çokça icra edilmiş

Bu evleri müstakil, yani tek bir kişiye ait sanmıştım ilk başta. Meğer her katında başkası oturuyormuş. Bizim kaldığımız ev de 3. kattaydı. Bu evlerin içini herkes zevkine göre döşemiş ama bizim kaldığımız klasik Viktoryen tarzda döşenmiş ve dekorasyonu zevkli bir evdi.

Gelin bir San Francisco evinin içini gezelim 🙂

San Francisco'da evler

Bu evleri müstakil, yani tek bir kişiye ait sanmıştım ilk başta. Meğer her katında başkası oturuyormuş. Bizim kaldığımız ev de 3. kattaydı. Bu evlerin içini herkes zevkine göre döşemiş ama bizim kaldığımız klasik Viktoryen tarzda döşenmiş ve dekorasyonu zevkli bir evdi.

Gelin bir San Francisco evinin içini gezelim 🙂

Salonda kapılara ve halıya dikkat

Bizim kaldığımız oda

Pencereden manzara

Mutfakta tavalar tavana asılmış

Siz de bu tarz bir evde kalabileceğiniz gibi Union Square veya Fisherman's Wharf bölgesinde bir otel bulursanız ulaşım konusunda çok daha rahat edersiniz.

San Francisco'da gezilecek yerler bölümüne gelelim.

Union Square adlı meydan şehrin kalbi. Buranın etrafında Market street başta olmak üzere bir çok cadde alışveriş için sizleri çağırıyor.

.

Union Square

Şehrin kalbi Union Square'de demiştim

Union Square kuş bakış

Saks Fifth Avenue

Tourist Information yani turist bilgilendirme bölümü de burada.

Ünlü Cable Car da buraya çok yakın olan Powell Street'den kalkıyor. Binmek için sıra beklemeniz gerekebilir. Cable car dediğimiz tramvay aslında bir ulaşım aracı. İlk duraktan binip son durağa gidince San Francisco'yu biraz olsun görmüş ve anlamış olacaksınız. Tek yön biniş 6 $. Ama sınırsız munibus bileti aldıysanız burada da geçerli.

Cable carı bekler iken

En manzaralı yer kapıldı!

Powell Caddesinden bineceğiniz Cable Car'ın 2 farklı güzergahı var ama 2 si de en nihayetinde Fisherman's wharf' denilen turistik mekana yakın bir yerde son buluyor.

Tutunarak gitmek de mümkün

Fisherman's Wharf deniz kenarında hatıra dükkanlarının, mağazaların, balıkçı restoranlarının olduğu, renkli mi renkli bir yer. Deniz ürünleri yemeyi sevenler için bir cennet burası.

Fisherman's Wharf'dan manzaralar

Fisherman's Wharf'dan manzaralar

Fisherman's Wharf'dan manzaralar

Fisherman's Wharf'dan manzaralar

Fisherman's wharf bölgesinin en gözde mekanı ise Pier 39 denilen bölüm. Burası bizdeki forum konseptinde diyebiliriz. Açıkhavada bir sürü dükkanlar, restoranlar, oyun parkları var. Hard Rock Cafe ve Bubba Gump da burada.

Pier 39'un girişinde Hard Rock Cafe karşılıyor

Pier 39

Pier 39

Pier 39'a gelmişken tahtaların üstünde güneşlenen deniz aslanlarına da merhaba deyin. Her biri oturduğu tahtanın üzerinde egemenlik kurmuş, kendilerini izleyen turistleri umursamaksızın bir diğeri ile koltuk kavgası içindeler. Çıkardıkları ses de beyninize kazınacak!

Deniz aslanlarının adresi Pier 39

"San Fracisco'ya geldim" demek için mutlaka görmeniz gereken yer ise Golden Gate Köprüsü. İsminin "golden" olması sarı olmasını gerektirirmiş gibi düşündürse de köprü bana göre kırmızı, ama resmi kayıtlarda rengi turuncu olarak geçiyormuş. Bu renk seçimi onu benzerlerinden çok farklı kılmış bence, gerek mavi gökyüzü ile gerekse bembeyaz sisler içinde bu köprüyü şıp diye algılıyor gözleriniz.

Golden gate ismi San Francisco körfezinin Pasifik okyanusuna açılan bölümüne verilen isimmiş, bu köprü de bu geçiti bağladığı için Golden Gate Bridge adını almış.

Golden Gate Köprüsünün hediyelik eşya dükkanına girdiğinizde ise Amerikalıların kendini ne kadar iyi pazarladığını göreceksiniz. Köprünün çivilerinin taklitleri bile satışa sunulmuş. Golden Gate köprüsünü ve San Francisco'nun ünlü yerlerini gösteren boyama kitapları satılıyordu. Hem çocuklar, hem de büyükler için ilginç hediyelikler vardı.

Köprünün çivileri magnet olarak satılıyor

Tam da bu çivilerden

Köprüyü fotoğraflayabilmemiz için özel bölümler de yapmışlar. Köprüyü geçene "Köprüyü geçtim" anlamına gelen rozetler veya t-shirtler tasarlamışlar. Anlayacağınız adamlar bu köprüyü satmışlar da satmışlar . Boşuna değil, burası Amerika'nın Özgürlük Heykeli'nden sonra en çok bilinen yapısıymış.

Golden Gate Köprüsüne dokundum, sonunda benim de tuttuğum "altın" oldu

Bir başka güzellik de köprüyü yürüyerek geçebiliyor olmanız. Köprü üzerinde yürümek ve manzaraya doymak lazım. Okyanusta hoplayıp zıplayan yunusları görmek lazım. Köprüye giderken yanınıza giyecek kalın bir şeyler de almak lazım, normalde sisler içinde ve rüzgarlı bir köprü çünkü burası. Biz şanslıydık, hava süperdi.

Köprüde yürünebilir

Biz de yürüdük

Köprüyü yürüyerek geçmek istemedik, bisiklet kiralamış olsaydık tamamen geçip diğer uca ulaşırdık. Diğer uçta manzara ve küçük bir park bulacağımızı söylediler. Bisikleti köprü alanına gelmeden şehrin başka bir yerinden kiralamak gerekiyormuş.

San Francisco'da en önemli turistik aktivitelerden biri de Alcatraz Adası. Ada üzerine kurulmuş efsanevi hapishaneyi ziyaret etmek isteyen turistlerin Fisherman's wharf'tan kalkan tur teknelerine önceden rezervasyon yapmaları şiddetle tavsiye ediliyor. Bu ada üzerindeki hapishaneden kaçabilen olmamış, çünkü suya atlayan suçluları donma tehlikesinin yanı sıra köpek balığı saldırısı ihtimali bekliyormuş. San Francisco manzarasına bakıp gidemiyor olmak buradaki azılı suçluların cezalarını daha da ağırlaştırmış olsa gerek. 1963'ten beri hapishane olarak kullanılmıyor, şu anda müze olarak gezebiliyorsunuz. Bu aktivite 38$ civarı ve yaklaşık 2.5 saatinizi alıyormuş.

Karşınızda Alcatraz, biz gitmedik, kamera ile yaklaştık.

Bakıyorum da gittiğim her şehrin bir parkı var. New York'un Central Parkı, Amsterdam'ın Vondelpark'ı vardı. San Francisco'nun da Golden Gate Park'ı varmış. Ben bu parkı isminden ötürü kırmızı Golden Gate köprüsünün ayağında zannettim, meğer değilmiş. "Önemi yok, oraya da gideriz" dedik, otobüse atladık. Yine güzel bir peyzaj, doğal bir ortam, resim çizenler, güneşlenenler… Gel de kıskanma.

Golden Gate Park

Tüm parkı gezmek isteyenlere bisiklet kiralamayı öneririm. Çünkü burası kocaman! Central Park'tan bile büyükmüş. Parkın içinde müzeler de var. Zaman genişse gezebilirsiniz. Bir başka seçenek de parkı segway denilen 2 tekerlekli araç ile gezmek. Türkiye'de ginger deniliyor sanırım bu araçlara. Segway ile katılabileceğiniz rehberli turlar bile vardı.

Arkadaki beyaz bina nadir egzotik bitkileri görebileceğiniz bir botanik bahçesi: Conservatory of Flowers

Büyük bir müze: California Academy of Science. Çatısında bitki yetişiyor.

Japanese Tea Garden çay bahçesine giriş 7$

San Francisco'da bir başka turistik yerimiz de Alamo Square. Burada sıraya dizilmiş süper mimarili San Francisco evlerini göreceksiniz. Bunlara Painted Ladies deniliyormuş. Arkadaki San Francisco silüetine de dikkat!

Alamo Square'de Painted Ladies denilen evler

Painted Ladies

Burayı 90larda Türkiye'de "Bizim ev" ismi ile yayınlanan Full House dizisinden de hatırlayabilirsiniz. Dizinin giriş müziğinde kırmızı Golden Gate Köprüsünü de görüyoruz. 90lara kısa bir yolculuk yapmak isteyenleri aşağıdaki videoya alalım.

San Francisco'nun kıvrım kıvrım caddesi Lombart Street de görmeye değer. Hem peyzajı çok güzel, ortancalar ile süslü, hem de tepesine çıkınca gördüğünüz manzara süper.

Kıvrımlı kıvrımlı Lombart Street

Lombart Street'in tepesinden

Bu şehre adımınızı attığınız andan itibaren neredeyse Amerikalı'dan çok Çinli göreceksiniz. Resmen istila etmişler burayı. Otobüslerde İngilizce anonsu İspanyolca ve Çince anonslar takip ediyor. Hal böyle olunca San Francisco'nun kocaman bir Çin Mahallesine sahip olduğunu söylemeye gerek yok.

Chinatown'dan çıkıp denize doğru yürüyünce şehrin finansal merkezine varmış oluyoruz. Burada kocaman binalar, iş merkezleri var. Bu binalardan en önemlisi ve şehir silüetine imzasını atmış olanı Transamerica Pyramid binası.

Transamerica binansının yanına gitmeye gerek yok, şehrin bir çok yerinden onu görebilirsiniz

San Francisco'da da İstanbul gibi 2 adet köprü var. 2.sinin ismi Bay Bridge, San Francisco ile Oakland'ı bağlıyor. Downtown'da deniz kenarına inip yürüyüş yaptığınızda Bay Bridge manzaralı lüks restoranların sıra sıra dizildiğini göreceksiniz. Burada bir iskele var ki, iki tarafında yer alan lambaları ve köprü manzarası ile tam fotoğraf çekilmelik!

Buranın adı fotojenik iskele olsun mu?

Arkamda San Francisco körfezi ve Körfez Köprüsü Bay Bridge

Romantik olmak serbest!

Şehir manzarası için çıkılması gereken Telgraph Hill ve Tween Peaks isimli tepeler var. Buralara çıkıp günbatımı izlenebilirmiş.

Kaliforniya'da bireysel özgürlüklerin ne denli önemli olduğunu söylemiştim. San Francisco'da da Castro adlı bir bölge varmış ki burası şehrin kızlı erkekli gezilmeyen bir yeri. Gay ve lezbiyenlerin mahallesi olan Castro'ya biz gidemedik, belki siz gidersiniz.

Gay demişken, San Francisco belediyesinde önemli göreve gelebilmiş gay bir politikacı olan Harvey Milk'in hayatının anlatıldığı Milk filmi tavsiyem olsun.

Film demişken de fonda San Francisco manzarası görebileceğiniz Pursuit of Hapiness yani Mutluluğun Peşinde filmini izlemediyseniz çok şey kaçırdınız demektir. Biraz eski ama çok güzel bir film.

Görülecek yerlerin küçük bir özeti

Pekiii, San Francisco'da neler yedik?

Biz burada Cheesecake Factory'e saldırdık. New York'ta yoktu çünkü. Union Square'de Macy's alışveriş merkezinin 7. katında Cheesecake Factory var. Oturabilmek için sıra bekliyorsunuz ama değiyor. Biz hem yemek için, hem de cheesecake için ayrı zamanlarda gittik.

Cheescake Factory'de oturacak yer beklerken menüye göz atabilirsiniz

Bubba Gump da burada denediklerimizden. Buranın yeri Pier 39'da, manzarası çok güzel, her 2 köprüyü ve Alcatraz'ı görüyor. Hangi şehirde olursanız olun bu Forrest Gump film karelerinden fırlamış restoranı bulup karides sipariş edin derim.

Forrest Gump'ı anmak için Bubba Gump'a uğrayın

San Francisco'da mutlaka yenilmesi gereken şeylerden biri de Clam chowder soup, yani midye çorbası. Acaba sever miyim gibi bir şüphe oluşmasın, bence herkesin sevebileceği bir tat. Kase olarak ekmek kullanılıyor.

Clam Chowder yani midye çorbası içmeden dönmeyen!

Mission bölgesinin en canlı caddelerinden biri olan 24. caddede kaldığımızı söylemiştim. Burada San Francis Fountain adlı mekanın donatları ve ev yapımı dondurması çok ünlüymüş. Biz de ev sahibimizin önerisi ile bir sabah kahvaltıya gittik buraya. Eski Amerikan usulü bir tarzı var buranın, modern değil.

St Francis Fountain

Yine 24. cadde üzerindeki Philz Coffee de şehrin en iyi ev yapımı kahvesini satıyormuş. Başka şubeleri de varmış buranın, Türk kahvesi bulmak da mümkünmüş. Buralara yolunuz düşerse bu mekanlara da uğrarsınız, ama sırf bu kafeler için 24. caddeye gelmeye değer mi, size kalmış…

Amerika'ya gider iken yazımdaki pek çok restoranı bu şehirde bulacaksınız. Fazla da yerel lezzet keşfetmeye vaktimiz olmadı.

Biz içimizdeki alışveriş canavarını New York'ta öldürmüştük, kalan çok az bir canlı parçayı da Ross veMarshalls'dan ucuz bir şeyler alarak içimize gömdük. Sizin canavar daha ölmediyse Union Square civarında epey eğleneceksiniz demektir.

San Francisco'dan araba kiralayarak ayrılıyoruz. Hedef Los Angeles, ama yolda güzel noktalara uğrayacağız, Büyük Okyanus ile tanışacağız. Bir dahaki yazım yol maceramız üzerine, San Francisco'ya yakın çok hoş yerlerden bahsedeceğim. Beni özleyin 🙂

San Francisco Hatırası, Cable Car beklerken

San Francisco'dan Los Angeles'a araba ile gitme maceramız için tık tık…
Los Angeles'ta neler yapmışız okumak için tık tık…

Yorumlar (31)

  • Evet NYC GİBİ DEĞİL TOPLU TAŞIMA. aMA ÇOK HAKİM DEĞİLİM HER BÖLGEYE. bİZ 24.MİSSİONDA KALMIŞTIK. eN TURİSTİK NOKTA FİSHERMANS WHARFDA KALMAK İYİ OLABİLİRDİ.

  • Merhaba. San francısco'da kalacak yer bakıyorum eylül ayı için ancak oteller pahalı ve hosteller de çiftler için pek uygun görünmüyor. Aırbnb'ye bakıuorum. Size sormak istediğm, otobusle, bart ya da diğer ulaşım araçlarıyla merkeze ve bircok yere rahat erişebileceğim güvenli bir semt tavsiyesi. Sizin kaldığınız yer merkeze yakın mıydı? Bir de tren ve otobüslerin çalışma saatlerine baktım amcak nyc gibi değiller, maks. Gece 1 de son buluyorlar. Bart erken bitiryor sanırım. Bunu da göz önünde bulundurursanız memnun olurum. Soma, 6th st. Tenderloın ve birkaç yer için güvenli değil diye okudum. Kaldı ki. Bookıng'teki nispeten ucuz hostellerin aldıkları yorumlarda bunu doğrular nitelikte paylaşımlar gördüm.

  • Gitmeden önce kesinlikle okunmalı!! Görsellerle ve detay bilgilerle çok güzel anlatmışsınız. Emeğinize sağlık..

  • Merhabalar batı Amerika gezi yazılarınızı ilgiyle okudum.anlatımınız ve fotoğraflarınız oldukça iyiydi.oldukca faydalı, emek ve zaman ayırlmış bu çalışma için sizi kutlarım. 1 Haziranda yapacağımız 2 haftalık batı Amerika gezimiz için rehber niteliğinde paylaştığınız tüm bilgiler için de teşekkürler ederim.

  • Merhaba Şerife Hanım. Batı yakasında hangi şehre minimum ne kadar gün ayırmanız gerektiğini yazayım ben: SF 3 gün, La 2 gün, Lv 2 gün, GC 1 gün, SD 2 gün. Artan günleriniz olursa merak ettiğiniz yerlere ilave yapabilirsiniz. 1 gün de bizim yaptığımız gibi SF-LA arasını arabayla gitmeye harcayabilirsiniz. Güzel bir gezi olmasını dilerim :)

  • Merhaba, yazınızı keyifle okudum,bilgilerinizi paylaşmanız bizim içinde cok faydalı olacak :) ,(19 mayıs 2016 ve 12 haziran yine newyork dönüş) newyor'da oglumla bulusup 5 gun geçirecegiz sonrası kanas city onun kaldıüı aileyle bir gün geçirip (sanırım aksam yemeüi olacak) oradan batı yakasını gezmeye çıkacagız ama tam bir plan yapamadım.san franciscs ve san diego arasını ve grand canyonu görmek istiyorum,ekonomik ve zamanı ıyı kullanmak istiyorum. bir yol haritası yapmamda yardım ederseniz çok sevinirim

  • San Francisco kültürünü çok yönlü tanıtan melike KUtlay cengiz'e yol göstericiliği için teşekkürler...\r\nİnsanların okumaya zaman ayırmadığı bir dönemde, yaşadıklarını yazıya geçirerek kültür bilimci misyonu yüklenme sorumluluğunu gösterdiği için...

  • Merhaba, blogunuzu keşfedeyim ben de hemen. Teşekkürler yorum için!

  • Merhaba!! Biz de 2015 Mayıs ayında San Francisco-Las vegas-los angeles gezisi yaptık. ve gitmeden önce blogunuzu okuyup, fazlasıyla faydalanmıştır. bu güzel yazı için çok teşekkürler. şimdi biz de kendi blogumuzu kurduk ve gezimizi, yaşadıklarımızı kendi bakış açımızla anlatmaya çalıştık. biz de sizi kendi blogumuza bekleriz fabulouslifeof2orthodontists.blogspot.com.tr