Kuşadası Gezi Notları

Bu yazımda sizlere gezdiğim bir yeri değil, bizzat yaşadığım, tüm yaz tatillerimi geçirdiğim, gençliğimin arka fonu olan Kuşadası‘nı tanıtacağım.

Öncelikle belirteyim, Kuşadası’nı İzmir’e bağlı sanıyorsanız çok darılırız. Aydın ilinin güzide bir ilçesidir, aklınıza yazın.

Son yıllarda popüleritesini kaybetmiş olsa da müdavimlerine (bizlere) güzel anılar yaşatan bir tatil şehri Kuşadası. Beton görünümüne rağmen seviyorsunuz burayı, aktivitesi bol, eğlence hayatı hareketli, her daim canlı ve kalabalık bir merkezi var.

Betondur belki ama,

Renklidir de aslında.

Günümüzün popüler terimi “kruvaziyer turizmi” nin epey yoğun olduğu bir ilçe. Limanında lüks gemileri görmenizle beyninizde “Ah o gemide ben de olsaydım, açık denizlere yol alsaydım” şarkısı çalar. Aynı anda Kuşadası esnafı da paranın kokusunu almaya başlamıştır. Günübirlik Kuşadası misafirleri lüks gemilerinden indikten sonra Efes antik kentine ve Meryem Ana’nın evine giderler, dönüşte de Kuşadası sokaklarını arşınlayıp ekonomiye katkıda bulunurlar.

Bu gemi nispeten küçük, devasa olanları da yanaşıyor

Kuşadası’na turist olarak gelsem nerede kalırdım inanın hiç bilmiyorum. Arabam yoksa merkezde bir oteli tercih ederdim. Bir arkadaşımızı kış sezonunda tam sahildeki Sözer Otel’e yerleştirmiştik, manzarası güzel, fiyatı uygundu. Araba var ise Korumar otelin denizi çok güzel. Adakule de tercih edilebilir. Eminim bir çok güzel otel ve pansiyonlar vardır ama bu konuyu başka blogger arkadaşlara paslıyorum.

Kuşadası otelleri’ne göz atmak için, https://www.neredekal.com/kusadasi-otelleri/
Davutlar’da konaklamak için de https://www.neredekal.com/davutlar-otelleri/

Gezilecek yerlerden devam edelim:

Kuşadası çarşısı, Grand Bazaar diye başlar. Kervansaray vardır köşede. Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı gezilecekler listesine eklensin. Daha sonra girdiğiniz çarşı da sizi bir süre oyalar, ara sokaklara da girmeyi unutmayın, buraya Kaleiçi deniyor.

Kervansaray

Kuşadası çarşı

Kuşadası Kaleiçi

Bodrum ve Çeşme çarşılarını gezdikten sonra Kuşadası’nda satılan ürünleri hiç beğenmez oldum. Millet o kadar güzel el emeği işler yapmış ki, Kuşadası’ndaki çakma Nike, Adidas, Gap kıyafetlere, nazar boncuklu yaratıcılıktan uzak takılara, abuk subuk çantalara hiç bakmak istemiyorsunuz. Evet çalışkan bir esnaf, dükkanlar gece yarılarına kadar açık ama satılan ürünler ile maalesef Kuşadası sınıfta kalıyor.

Biraz daha el emeği olsa…

Yabancı turistler deri ve halı alıyorlarmış Kuşadası’ndan, o yüzden bu tür dükkanlara da sıkça rastlarsınız.

Kuşadası deniz kenarı boyunca yürünmeli. Oradaki kafelerde bir şeyler içilip dondurma yenilebilir.

Buyrun bu da yeni trend, yürümek istemeyenler faytona biniyorlar

Kuşadası sahil kenarında yürüyüş yapılabilir

Sahilde Kuşadası’nın sembolü bu ünlü heykele rastlayacaksınız

Kuşadası’nın bir ada değil de yarımada olduğunu biliyoruz. Ama isminin geldiği küçük bir adacığa sahip olduğunu biliyor muyuz? Burası Güvercinada. Eski bir kale var üzerinde. Karaya bir yol ile bağlı. Kale gezilebiliyor.

Güvercinada

2 adet alışveriş merkezimiz var deniz kenarında. Öyle kapalı olanlardan değil, açık havada sokak sokak gezer gibi. Birisi Kuşadası limanının kenarında Ege Port dediğimiz. Buradaki kafeler ve mağazalar eskiden çok kalabalık olurdu, şimdi birkaç kafe harici popülerliğini kaybetti.

Ege Port’a karşıdan bakış

Yat limanının yanında yeni açılan alışveriş merkezi Marina AVM. Burada da deniz kenarında çok hoş restoran ve barlar mevcut. Artık burası çok daha kalabalık oluyor.

Marina AVM

Tarihi tabakhaneler bölgesi de restorasyonla çok hoş bir gezinti mekanı haline getirildi. Bu bölgede bir sanat galerisi, pastane, kitabevi ve Hayal Kahvesi açıldı. Burası Hilton Otel’in arkasında kalıyor, hatta otele bağlı bir tesis. Büyük olmasa da görmeye değer.

Eski Tabakhaneciler

Kuşadası manzarası için sizi Gazibeğendi Tepesi‘ne alalım. Bu sene oraya bir kafe yapmışlar, bir şeyler içerken Kuşadası’nın meşhur günbatımını izleyebilirsiniz. Söylentiye göre Atatürk bu tepeyi ziyaret ettiğinde çok beğenmiş, o yüzden tepeye “Gazibeğendi” adı verilmiş. “Atatürk beğendiyse ben de beğenirim” diyenleri buraya alalım…

Gazi bile beğenmiş bu manzarayı

Kuşadası’nda güneş denize batar. O yüzden gün batımını izlemek büyük keyiftir.

Kuşadası’nın bir başka meşhur aktivitesi aquaparklar. 2 adet büyük Aquaparkımız var ve gelmişken bunlardan birini ziyaret etmenizi öneririm. Birisi Adaland, diğeri ise Aquafantasy. Linklere bakıp beğendiğinize gidin, ikisi de ayrı eğlenceli.

Efes antik kenti, Meryem Ana’nın evi ve Şirince köyü de günübirlik bir gezi planı olabilir. Buralar ile ilgili fikirlerimi belki bir gün ayrı bir yazımda anlatırım.

Kuşadası’nın 2 önemli tatil beldesinden de bahsetmeden olmaz. Davutlar ve Güzelçamlı. Buralarda gezilecek yerden ziyade site site evler var. Çoğumuzun “bir tanıdığının” veya “akrabasının” yazlığı buralardadır zaten 🙂 Davutlar sahil sitelerinden Güzelçamlı limanına kadar deniz kenarında 8 km uzunluğunda bir sevgi yolu var. Biz burada gün batımında bisiklet binmekten keyif alıyoruz. Vakti olan varsa bu bir aktivite olabilir.  Bu bölgede bazı güzel kafeler ve restoranlar önereceğim yazımın ilerleyen kısımlarında.

Deniz konusunda Kuşadası’nı talihsiz buluyorum. Girintili çıkıntılı bir kıyı olmadığı için genelde dalgalı ve kumlu tabanından ötürü bulanık. Bu konuda Güzelçamlı’yı ve Dilek Yarımadası Milli Parkı‘nı ayrı tutuyorum, özellikle milli parkın denizi muhteşemdir.

Denizin en güzel olduğu yer Milli Park

Kuşadası merkezde Yılancıburnu’nda Jade Beach Club, Kadınlar Denizi’nde Miracle Beach Club popüler tercihlerden. Biz Güvercinada’da bir tesisten denize girerdik, orası da güzeldi. Merkezdeki plajlar, Kadınlar Denizi, Pigale plajları da en bilindik halk plajları.

Kuşadasın’da halk plajı

Tekne gezisi de yapılabilecek güzel tercihlerden. Güvercinada’dan kalkan tekneler var ama Güzelçamlı limanından kalkan teknelerin uğradığı koylar çok çok daha güzel. Güzelçamlı limanı Kuşadası merkeze uzak ama arabanız varsa veya minibüsle ulaşım gayet rahat.

Milli park (Kalamaki) zaten doğasıyla ve deniziyle enfes bir yer. Girişte Zeus Mağarası ziyaret edilmeli. Mağaradaki suya girebiliyorsunuz ama inanılmaz soğuk! Milli parka girdikten sonra 4 tane halka açık koy var:

1.si İçmeler: Kumluk plaj, çok kalabalık, genelde günübirlikçiler ile dolu, çok nezih bir ortam sayılmaz

2.si Aydınlık koy: Taşlık, ıssız, genelde yabancı turistlerin tercih ettiği bir koy.

3.sü Kavaklıburun: Taşlık, tercih edebilirsiniz.

4.sü Karasu: en uçta olduğu için en güzel deniz burada, ama kalabalık olabilir.

Karasu’dan öteye geçmek yok zaten, ötesi jandarma bölgesi. Burası Samos’a en yakın yer ve kaçışları engellemek için korunuyor. Biz genelde Karasu’yu veya Kavaklıburun’u tercih ediyoruz.

Ağaçların altındaki banklardan gölgede yer kapmak için erken gitmenizde fayda var. Veya arabanızda yer varsa şemsiye götürebilirsiniz. Yeme içme anlamında çok modern tesisler olmadığı için genelde yanımızda atıştırmalık bir şeyler götürürüz. Haftasonları çok kalabalık, mümkün olsa hep haftaiçi giderim.

Aydınlık koy ile Kavaklı burun arasında Kanyon diye bir dağa tırmanış yolu var. Burası doğaseverlerin çok beğendiği bir yol. Trekking gruplarının vazgeçilmez destinasyonudur bahar aylarında.

Denize girdik, Kuşadasını gezdik, acıktıysak yemek faslına geçelim…

Kuşadası merkezde çarşı içinde Tuki diye bir büfe var. Buranın “çarşaflı“sını yemek bir Kuşadası geleneğidir. Sandiviç ekmeğinin arasına konulacak olan malzemeler kaşar peynirine sarılır ve peynir ertilir. Peynir malzemeleri çarşaf gibi örttüğü için bu sandiviçe “çarşaflı” deniyor.

Kuşadası merkezde Çınar Balık Restoran ortamı güzel, nezih, romantik bir balıkçımız. Mezgit Restoran da civar halkın çok tercih ettiği bir balıkçı.

Tarihi Çınar Balıkta bir kasım günü

Marina alışveriş merkezindeki Tranche‘de et yiyebilirsiniz, biftekler oldukça güzel pişiriliyor. Ketchup benim favori mekanım, yemek için de, bir şeyler içmeye de uğrayabilirsiniz.  Burada daha çok modern yemekler var, tavuk çeşitleri, pizzalar, makarnalar gibi…

Uygun fiyat ve güzel manzara isterseniz Balıkçılar Kahvesine uğrayın. Burası da adanın en keyifli yerlerindendir. Gözlemesi de çok meşhur. Kervansarayın karşısında, balık halinin üst katı. Balık halinin yanındaki Güverte Restoran ve Leşener de iyi seçimler.

Balıkçılar kahvesi

Planet Yucca adlı restoran ise tam çarşı içinde her daim kaliteli canlı müzik yapan bir yer. Aslında turistlere hitap ediyor ama garsonların dansları, müziğin güzelliği ve yemeğin lezzeti ile biz de eğlenceli vakit geçirebiliyoruz.

Yucca

Davutlar tarafında doğal ürünler yetiştiren bir çiftlik içinde Değirmen Restoran var. Burada hem doğal ortamda yaşayan hayvanları izleyip çiftliği geziyorsunuz, hem ata binebiliyorsunuz, hem de organik ürünler satınalabiliyorsunuz. Çocukların da çok sevdiği bir yer. Taş binalar ve asma köprüsüyle çok da estetik bir ortam olduğundan bizim buralarda evlenen herkes Değirmen’e düğün albümü  için fotoğraf çekilmeye gider. Restoranı biraz pahalı ama yemekleri lezzetli. Gözleme yiyip ayran içebileceğiniz ayrı bir büfesi de var. Yemek yemek şart değil, sırf gezmeye de gidebilirsiniz. Giriş ücretli diye biliyorum.

Değirmenin asma köprüsünden geçmeden olmaz!

Yine Davutlar’da Sevgi Plajının hemen yanında Liman Balık Restoran bizim en sık gittiğimiz yerlerden. Ahtapot salatası ve diğer mezeleri çok lezzetli. Öyle lüks değil ama çok hoş bir yer, giden memnun kalır.

Liman Restorant, Davutlar limanının yanı

Güzelçamlı’da Milli Park girişindeki balık restoranları da çok hoşuma gider. Denizin tam kenarında olmaları, dalga sesleri eşliğinde romantik bir yemek yemenizi sağlıyor. Ben son yıllarda gitmediğim için restoran ismi veremiyorum ama konum itibari ile mutlaka gitmenizi tavsiye ederim.

Kuşadası Ege Port’daki Starbucks bence Türkiye’de en iyi konuma sahip olanlardan biri. Denizin kenarında Güvercinada’ya nazır yudumlayın kahveleri.

Kahvaltı için Aydın yolu üzerinde Andız köy sofrası ve karşısındaki Olivia Park güzel seçim.

Biraz da gece eğlencesine çıkalım dersek,

Ege Port’taki Nicci Lounge gençlerin gözde mekanı. Deniz kenarında yer kapmak için yoğun sezonda rezervasyon şart.

Marina’daki alışveriş merkezinde ise Atelier Bomonti ve Efes Beer Port uğrak noktaları. Pop tarzı canlı müzik için Cafe Marin eğlenceli oluyor.

Kaleiçinde Heaven ve Yaba yıllardır Kuşadası’nın en popülerleri, burada canlı müzik var, eller havaya tarzında. Türkçe müzik yapılıyor, bazen coşuluyor, bazen damardan giriliyor, eğlence garanti.

Yılancıburunun’da Jade Beach Club da adanın en bilindik gece klübü. Burada dj var, kabere şovlar da eğlenceye eşlik ediyor. Mekan deniz kenarında şık bir tasarıma sahip.

Düğün sonrası eğlencemizde Jade’i tercih etmiştik. Yıl: 2011

Kuşadası’nda yıllardır en büyük eksik canlı rock müzikti. O da bu sene Hayal Kahvesi‘nin açılmasıyla giderildi. “Çeşme, Bodrum yokken Kuşadası vardı” sloganı ile açılması da gönlümü ayrıca fethetti. Bu aralar ben sık sık oradayım, sevdiğim müzisyenleri orada dinlemeyi iple çekiyorum.

Kuşadası benim gözümden bu şekilde. Eminim çok daha fazla noktası vardır keşfedilecek, sevilecek veya eleştirilecek. Tatili, gezmeyi ve eğlenmeyi seven herkesin bir Kuşadası macerasının olmasını dilerim…

Yorumlar (28)

  • Ha kuşadasına gitmişim, ha senin yazını okumuşum gerçekten hiç bir farkı yok gibime geldi bu yazıyı okuduktan sonra o kadar güzel şeyler yazmışsın ki gerçekten ellerine sağlık canım :) Bizde normalde her sene gittiğimiz Kuşadası'ndan bu sene İstanbul'un yoğunluğundan mahrum kaldık, çare arıyodum bakalım şimdi arkadaşlarla servisle sarıyer altınkum kadınlar plajı diye bir yere gidiyoruz umarım benim hevesimi attırır burası yazılarının hepsini takip etmeye devam edeceğim canım :)

  • dünyada gördüğüm en iğrenç tatil beldesi.Yolları sincap yuavası gibi iğrenç.apaçilerin anavatanı kesinlikle tavsiye etmiyorum.Kalite olan 2 yer var bodrum ve çeşme gerisi hikaye

  • Yıllardır Kuşadasına gelirim bu yerler hakk. aynen düşündüklerimi çok güzel faydalı bir şekilde ifade etmişsiniz. Teşekkürler

  • bende edirnede öğretmenim ve gezi rehperliği yapmaya çalışıyorum.sunum anlatım detay başarılı ancak ortalama fiyatlandırma orta halli gezi planlayanların önemsediği detay.teşekkürler

  • Ali Bey selam, yaşadığınız kötü tecrübeden ötürü üzüldüm. Milli park çok doğal, güzel bir ortamdır aslında. Plajların biraz kötü işletildiği konusunda size katılıyorum. Keşke daha temiz ve organize olsa...

  • Anlatiminiz çok güzel, rehberlik ediyor okuyanlara... Ben de bir cümle eklemek istiyorum. Milli park bence tam bir fiyasko, girişte para alıyorlar ama o para nereye gidiyor belli değil. Bu yil araç başına 14 tl. Plajlara gelince, ilk plaj kumluk diye gitmiştim, ama o kadar küçük ve pis ki, insan kumsalı bari temizletir. Haftaici gitmeme rağmen inanılmaz kalabalıkti. İkinci plaj tamamen taşlık, ve hemen derinleşiyor. Kısacası aklınız varsa gitmeyin. Çeşme ve ozdere çok daha güzel