Eskişehir Gezi Notları

Eskişehir Gezi Notları

Eskişehir, yıllardır gitmek isteyip ertelediğim; uçakla gitmek için yakın, araba ile gitmek için uzak bulduğum bir yerdi. O yüzden uzun bir tatil bekliyordum (3-4 günlük) ama uzun tatillerde de genelde yurt dışı planı yapıyordum ve Eskişehir’e bir türlü sıra gelmiyordu.

Sonunda 2. kızımı kucağıma aldığım dönemde yurt dışına çıkmak için müsait olmadığım bir tatili denk getirdik ve arabaya atlayıp Eskişehir’in yolunu tuttuk.

Sonunda Eskişehir’deyiz!

Bu güzel bakımlı ve modern şehir o kadar övülüyordu ki, yüksek beklenti ile gittik. Ama beklentimiz boşa çıkmadı ve kendimizi Avrupa’da bir şehri geziyor gibi hissettik. Şimdi de gördüklerimi anlatma zamanı. İşte size benim gözümden Eskişehir Gezi Rehberi

Eskişehir’e Nasıl Gidilir?

Biz Aydın Söke’de yaşıyoruz. Ege bölgesi için Eskişehir biraz ulaşımı güç bir yer. Ankara’ya uçakla gidip hızlı trene binmenin haricinde otobüs ve araba ile ulaşım düşünülebilir. Biz şahsi aracımız ile 6 saatte ulaştık. İzmir’den 5 saatlik araba yolculuğu ile ulaşılabilir.

Ankara ve İstanbul’da yaşayanlar çok şanslı, Eskişehir’e hızlı tren ile ulaşabilirler. Hızlı tren ile Ankara – Eskişehir arası 1,5 saat, İstanbul – Eskişehir arası ise 2,5 saat sürüyormuş. Fiyatlar da gayet ekonomik: 2018 yılı için Ankara – Eskişehir hızlı tren bilet fiyatı 31 tl iken,  İstanbul – Eskişehir hızlı tren bilet fiyatı 46 tl görünüyor. Siz yine de güncel fiyatlar ve tren tarifeleri için TCDD nin sitesini ziyaret etmeyi unutmayın.

İzmir’den de Eskişehir’e tren var fakat hızlı değil, yolculuk 12,5 saat sürüyor.

Eskişehir’e Ne Zaman Gidilir?

Biz nisanın sonunda gittik, çok memnun kaldık. Bahar ayları en iyisidir sanıyorum. Gitmeden önce konuştuğum tüm Eskişehirliler’in uyarısı aynıydı: “Akşamları serin olur, mutlaka bir ceket alın yanınıza”

Eskişehir akşamları serin olabiliyor

Eskişehir’de Ulaşım

Merkezi bir yerde kalırsanız birçok yere yürüyerek gidersiniz, çok da güzel olur. Sadece şehrin biraz uzak noktalarında kalan Kentpark ve Sazova Parkı’na tramvay, otobüs ve taksi ile ulaşabilirsiniz.

Eskişehir’de Konaklama

Konaklama için benim önerim Haller Gençlik Merkezi’ne yakın bir yerde kalmak. Buraya yakınsanız birçok yere yürürsünüz ve istediğiniz eğlence mekanına kolayca geçebilirsiniz. Üstelik Eskişehir Gar’ı da buraya çok yakın. Böylece trenden inip direkt otelinize eşyaları bırakıp yürümeye başlarsınız.

Konum olarak elverişli olduğunu gördüğüm birkaç otel ismi vermem gerekirse: Ibis otel, Grand Namlı Otel, Arus Otel gibi… Buralarda kalıp memnun olan tanıdıklarım var fakat ben kalmadım, sadece konum olarak iyi olduklarını söyleyebilirim.

Eskişehir artık turistik bir şehir olduğu için otelin yanı sıra airbnb üzerinden ev tutmak da mümkün. Biz de böyle yaptık. Hatta kaldığımız ev Grand Namlı Otel’in hemen arkasındaydı. Evin günlüğü bize 200 liraya denk geldi ama ev 5 kişilikti ve biz 2 aile konakladığımız için aile başı 100 tl gibi düşünülebilir. Kaldığımız evin linkini bırakıyorum: https://www.airbnb.com/rooms/20990160

Eskişehir’de Ne Kadar Kalmalı?

Bence Eskişehir’de gezmek için 2 tam gün yeterli. İlk gün şehir merkezinde görülecek yerler görülür, 2. gün ise parklara vakit ayrılır.

Eskişehir’de Gezilecek Yerler

Eskişehir bir turistin veya gezginin aradığı birçok şeyi sunuyor; parksa park, müze ise müze… Üstelik bu kadar bakımlı bir nehir kenarı Türkiye’nin başka bir ilinde görmedim. Şehrin cıvıl cıvıl bir genç kitlesi var ve üniversitelilere hitap eden bol sayıda kafe bulunuyor.

Kafelerden bana hitap edeni…

Eskişehir’in çeşitli yerlerinde karşınıza çıkacak heykellerin en meşhurlarından biri “dedikodu yapan teyzeler”. Ben de hemen muhabbete ortak oldum 😛

Yine Türkiye’nin başka illerinde pek rastlamadığım bir detay: Eskişehir engelli ve bebek arabası dostu. Kaldırımlar rampalı filan. Kısacası biz de herkes gibi Eskişehir’i çok beğendik ve canımız Avrupa çekince çıkıp çıkıp gidelim diye düşündük.

Peki Eskişehir’de nereleri gezmeli, Eskişehir’i nasıl gezmeli?

Ben konaklama olarak da yakınlarını seçtiğim Haller Gençlik Merkezi‘ni odaklayarak anlatmaya başlıyorum. Burası eskiden bir meyve sebze hali iken şimdi kafelerin de olduğu bir çarşıya dönüşmüş. Dışı tuğla kaplı otantik bir yapısı var Haller’in.

Eskişehir Haller Gençlik Merkezi içi

Haller ile Anadolu Üniversitesi arasındaki bölüme “Bağlar” deniliyor. Öğrencilere hitap eden bu bölgede pek çok yeme içme mekanı var. Eskişehir’in önemli alışveriş merkezi Espark da bu civarda. Eskişehir’e gelip avm gezecek değiliz elbet ama Espark’ın önündeki “Altın Ayaklar Sergisi” ilginizi çekebilir. Türkiye’nin ünlü futbolcularının ayak izlerini, kalecilerin ise el izlerini bulacağınız bu sergi Espark’ın önündeki kaldırımda. “Holywood’dan neyin eksik Eskişehir?” diyor, gezmeye devam ediyoruz.

Haller Gençlik Merkezi’nden sonra tramvay raylarını da takip ederek sadece yayalara ve tramvaya açık “Doktorlar” Caddesi‘ne giriş yapabilirsiniz. Buranın haritadaki ismi İsmet İnönü Caddesi fakat Eskişehirliler buraya “Doktorlar” diyor. Gayet canlı, Kadıköy’deki Bahariye veya İstiklal Caddesi gibi bir yer. Bazı sokakları Porsuk Çayı’na açılıyor. Üzerinde Kanatlı Alışveriş merkezi isminde küçük çaplı bir avm bile var.

Doktorlar Caddesi

Doktorlar Caddesi’nin bir arka paralelindeki “Vural Sokak” ise “Eskişehir Barlar Sokağı” olarak biliniyor. Gece geç saatlere kadar eğlencenin merkezi burası. “Doktorlar” ın hemen arkasında “barların” olması bana biraz manidar geldi doğrusu 😀 Barlar sokağının başında da başka bir manidar heykel karşılıyor sizi.

Barlar sokağı böyle görünüyor

Girişindeki heykel ise çok anlamlı bir mesaj veriyor 😉

Doktorlar’ın sonunda Porsuk Çayı’na ulaşıyorsunuz. Porsuk Çayı Sakarya nehrinin bir kolu imiş. Çayın kenarında bir ileri bir geri yürüyerek burayı keşfedebilirsiniz.

Porsuk nehir kenarına Eskişehirliler’in verdiği isim “Adalar“. Gerçekten de haritadan bakarsanız göreceksiniz, nehrin üstünde birkaç ada var, sanırım ona istinaden bu ismi verdiler. Adalardan birinde Lületaşı Sanat Merkezi ve Çukur Çarşı var mesela, biz çay bahçesi kısmında mola vermiştik.

Porsuk Çay kenarı çok canlı, İzmir kordon gibi. Gece de gündüz de insana yaşama sevinci veren bir atmosfer var.

Porsuk kenarını çok beğendik!

Geceleri de gençler Porsuk kıyısında oturup gitar eşliğinde “Sevdan bir ateş” veya “Akdeniz akşamları” söylüyorlar. Çünkü üniversiteli olmak bunu gerektirir. Çiğdem kabuklarını ve çöplerini de toplasalar tadından yenmeyecek bir ortam var!

Nehir üzerindeki köprüler rengarenkti. Biz Porsuk kıyısında defalarca yürüdük.

Nehirde Venedik misali gondol turu veya normal bot turu da yapılabiliyor.

Adalar bölgesinde iken Türkiye’de üretilen ilk otomobil olan “Devrim Arabası“nı da ziyaret edin derim. Tülomsaş Fabrikası’nın bahçesinde sergilenen bu araba Eskişehir Garı’na da yürüme mesafesinde.

Devrim arabası 1961 yılında birkaç Türk mühendisin çaba ve hevesi ile çok kısa sürede imal edilmiş. Cumhuriyet Bayramı töreninde Cemal Gürsel’in test etmesi amacıyla Ankara’ya getirilen 2 adet arabadan birine yakıt koymayı ihmal etmişler ve Cemal Gürsel arabadayken Devrim Arabası 100 metre ilerleyip durmuş. Cemal Gürsel diğer Devrim’e geçmiş ve Anıtkabir’e, geçiş törenine bu araba ile gitmiş.

Ertesi gün manşetlerde ise devrim arabasının 100 m gidip durduğu, onca yatırımın boşa gittiği yazılmış. Proje iptal edilmiş ve biz hep yabancı üretim arabalara binmeye mahkum kalmışız… Şimdi de durum ortada.

Hala daha çalışır durumdaki Devrim arabası ile dertleşmek isterseniz araba Tülomsaş’ın bahçesinde, ziyaret saatleri ise bu linkte: http://www.devrimarabasi.com/lokasyon.html . Ücretsiz olduğunu da belirteyim.

Eskişehir’in esas turistik merkezi ise Odunpazarı bölgesi. Odunpazarı’na Adalar Bölgesinden yarım saatte yürüyebilirsiniz. Ve yürümeyi düşünürseniz takip edeceğiniz yol Hamamyolu Caddesi.

Odunpazarı Evleri

Odunpazarı’na ulaştığımızda biz arabamızı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün önüne park ettik ama Kurşunlu Camiisi ve Külliyesi’nin önüne de parkedebilirmişsiniz. Odunpazarı’na tramvayla gelirseniz ineceğiniz durak “Atatürk Lisesi” imiş. Otobüsle de geliniyormuş ama hangi hatlar geçiyor onu da gidince sorarsınız artık 🙂

Odunpazarı Mahallesi aslında Eskişehir’in “oldtown” bölgesi, yani en turistik ve en eski bölgesi. Odunpazarı’nda neler var derseniz, eski Odunpazarı Evleri, hediyelik eşya dükkanları, Atlıhan El Sanatları Çarışısı, butik oteller ve çeşit çeşit müzeler diyebiliriz.

Restore edilmeyi bekleyen veya restore edilmiş eski Osmanlı evleri

Odunpazarı Evleri

Atlıhan El Sanatları Çarşısı

Kuzenler Odunpazarı’nda iyi vakit geçirdi

Peki ya Bratislava’dan neyin eksik Eskişehir? (Benzer heykel orada da var)

Butik otellerden en ünlüsü Abacı Konak Otel. Burada konaklamasanız bile restoranından faydalanabilirmişsiniz. Oldukça şık bir yer olduğunu söyleyebilirim.

Odunpazarı bir nevi müzeler bölgesi. Burada hangi müzeleri bulabilirsiniz sayalım:

Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi: Belediye başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in el emeği balmumu heykeller müzesi Eskişehir’in Madame Tussaud’s u. Birçok Türk ünlünün heykelini bulabiliyormuşuz. Ben görmeyi çok isterdim fakat kapısının önünde kilometrelerce kuyruk vardı. Pazar günleri böyle oluyormuş, pazartesi ise müze kapalı.

Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Eğitim Karikatürleri Müzesi, Cumhuriyet Tarihi Müzesi, Eti Arkeoloji Müzesi bölgede gezebileceğiniz ilginç müzelerden.

Biz Odunpazarı’nı pazartesi gezdiğimiz için tüm müzeler kapalıydı.

Odunpazarı’nı da gezdiyseniz günü bitirmek için Eskişehir manzarasına hakim Şelale Park’a gidebilirsiniz. İçindeki şelale yapaymış yalnız uyarayım. Yine de güzel bir park olduğunu duymuştum.

Şimdiye kadar anlattığım yerleri Eskişehir’deki ilk gününüzde gezip, ikinci gün Kentpark ve Sazova Parkı’nı keşfedebilirsiniz.

Kentpark, içinde plajı olan “Eskişehir’e deniz geldi” haberlerinden tanıdığınız yer. Eskişehirli bir arkadaşım Kentpark’taki plajın biraz reklam yüzü olduğunu, sırf erkeklerin gittiğini filan söyledi ama yine de konsept güzel düşünülmüş bence. Ve parkın ortamı da çok hoş.

Kentpark’taki yapay plaj

Kentpark’ta gezinti çok huzurlu

Kentpark – Eskişehir

Kentparka gitmek için otobüs, tramvay veya taksi kullanabilirsiniz. Kentpark Eskişehir Otobüs Terminali’nin hemen karşısında kalıyormuş. Biz Kentpark’a araba ile gittik ve parkın otoparkına bıraktık arabamızı.

Sazova Parkı ise şehrin başka bir ucunda bulunan, Kütahya – Eskişehir yolu üzerinde, Disneyland benzeri masal şatosu ile tanıyor olabileceğiniz kocaman bir park. Tam adı Sazova Bilim Sanat ve Kültür Parkı olan bu kocaman parkta tüm gününüzü geçirebilirsiniz. Bence çocuklu aileler mutlaka buraya geniş zaman ayırmalı.

Sazova Parkı ve Masal Şatosu

Sazova Parkı içinde birçok aktivite var. Parkı 2’ye ayıran yol üzerinde hediyelik eşyacılar ve dondurmacılar varken; yolun bir tarafı müzelere ve hayvanat bahçesine ayrılmış, diğer tarafında ise yeşillikler içindeki park var.

Sazova Parkı’na giriş ücretsiz, fakat içindeki aktivitelerin bazıları ücretli.

Müzeler bölümünde bulabilecekleriniz: Hayvanat Bahçesi ve Eti Sualtı Dünyası (girişi 10 tl, öğrenci 5 tl), Esminyatürk (3 tl), Bilim ve Deney Merkezi (10 tl tam, 5tl öğrenci), Sabancı Uzay Evi (10 tl tam, 5tl öğrenci), Türk Dünyası Bilim, Kültür ve Sanat Merkezi (ücretsiz).

Yalnız kapanış saatlerine dikkat edelim, çoğu müze akşamüstü 5’te kapanıyormuş.

Park bölümünde görecekleriniz ise Masal Şatosu (içine turlar düzenleniyor ücretli), Korsan Gemisi (içini gezmek ücretli), çocuk parkları, yapay gölet, kahveci ve çibörekçi gibi… Parkın içinde dolaşan bir de tren var, binip gezebilirsiniz.

Sazova Parkı

Eskişehir’de Neler Yenir?

Eskişehir tam bir öğrenci şehri olduğu için her türlü yiyecek içecek bulunuyor ve fiyatlar gayet makul. Yine de Eskişehir’e gelmişken ıskalamamak gereken şeylerden bahsetmek istiyorum.

İlki ve en meşhuru tabii ki “çiğ börek”, Eskişehir’de buna “çibörek” deniliyor. Kırım çibörekçisi ve Papağan çibörek en meşhur adresler. Kırım Çibörekçisi Kentpark’ın içinde, Papağan ise şehir merkezinde.

Çibörek

Biz Sazova parkının içindeki çibörekçiye gittik. 5 parça börek geliyor. Yanında ise kımız içtik. Çünkü Orta Asyalı köklere sahip olmak bunu gerektiriyordu. (Ne demek istedi bu yazar diyorsanız bu yazıya tıklayın gitsin)

Kımızlar İzmir’deki Alaş Kımız Çiftliği’nden gelmiş. Biz oraya da gitmiştik, yazımı okumak isterseniz tık tık.. 

Diğer Eskişehir ünlüsü “balaban köfte” veya “balaban kebap”. Balaban kelimesi “iri, büyük, şişman” anlamına geliyormuş ve bu şişman köfte Eskişehir’de mutlaka denenmeliymiş. Bize önerilen yerlerin başında Abdüsselam Balaban Kebap geliyordu ama bir türlü denk getirip gidemedik. Diğer öneriler: Köfteci Ahmet (Odunpazarı’nda Atlıhan’ın karşısı), Fahrettin Usta, İstasyon Lezzet Durağı, Tatlıdil Köftecisi idi. Ama biz sırf öylesi denk geldiği için Köfte’s Balaban diye bir yerde yedik, Odunpazarı’na girişte.

Bizim yediğimiz yerde “balaban kebap” söylendiğinde köfte ve et parçaları karışık olarak servis edilirken “balaban köfte” derseniz sadece köfte geliyordu. Ben kebap söyleyip iki türlüsünü de denemek istedim ama açık ara köfteyi daha fazla beğendim.

Denenmesi gereken diğer lezzetler: met helvası (pişmaniyenin biraz daha sert kıvamlısı gibi geldi bana), köpük helva (bu da kağıt helvanın arasındaki yapışkan tabakaya benziyor) ve leblebi tozundan yapılan talkan kurabiyesi. Bunların hepsini Odunpazarı’ndaki Balkan Kuruyemiş’ten denedim ve satın aldım. Leblebili kurabiye biraz ağzı kurutsa da çayla çok iyi gidiyor.

Haşhaşlı simit veya çörekler de Eskişehir için önerilmişti. Palmiye fırınından alıp kahvaltınızı Porsuk kenarındaki Lüle Taşı Sanat Merkezi’nin çay bahçesinde yiyebilirsiniz.

Eskişehir’de çok geleneksel olmayan normal yeme içme mekanları hakkındaki tavsiyelerime gelince:

Kahvaltı için Acıktım kafe ve Gurme Ayten Usta‘yı denedik. Acıktım güzeldi fakat Gurme Ayten Usta EF-SA-NE idi. Baya beğendim. Ayten Usta şehir içinde değil tam, arabamızla gittik. Eskişehir standartlarına göre pahalı idi ama yaptığım en iyi kahvaltılardan biriydi.

Diğer öğünler için tercih edebilecekleriniz; Traveler’s Cafe (Porsuk kenarında), Varuna Memphis ve karşınıza çıkacak diğer Varuna şubeleri hep gezgin temalı kafeler. Bence çok hoşlar, seviyorum bu tür yerleri.  Zaten Varuna kafelerinin çıkış noktası Eskişehir imiş.

Seyahat temalı kafeleri seviyorum

Her türlü yiyeceği bulacağınız Passage Kafe ve Eskişehir’e özel hamburgerci Pino Burger denenebilir.

Sazova Parkı yakınlarındaki Gaga Restorant da Eskişehir’in şık mekanlarındanmış.

Eskişehir’den Neler Alınır?

Madem Dolar ve Euro tavan yaptı ve biz yurtdışından alışveriş yapamıyoruz, Eskişehir’de Türk parası harcamanın keyfini çıkarabiliriz.

Eskişehir’de lüle taşı çok meşhur. “Lüle” nin sözlük anlamlarından biri “Tütün çubuğu, pipo, nargile vb.nin ucuna takılan, tütün konulan yuva”. Yani Eskişehir’den çıkan bu beyaz taşa “lüle taşı” denmesinin sebebi bu taştan çok iyi pipo yapılmasıymış. Ve yurtdışına bile buradan pipo ithal ediliyormuş.

Dolayısıyla Eskişehir’den pipo almak isabetli bir tercih olabilir. Tabii ki tütün mamulü tüketiyorsanız. Biz sigara içmiyoruz ama Olgun ara ara pipo içiyor, o yüzden birkaç çeşit pipo aldık. En iyi pipocular Odunpazarı’nda Atlıhan içindekilermiş.

Lüle taşı pipo fiyatları 40 tlden başlıyor, 1000 liraya kadar çıkıyor.

Tütünle işiniz yoksa, ki bu harika bir şey, lüle taşından takılar almayı da düşünebilirsiniz.

Ben uzun zamandır gittiğim yerlerden magnet bile almıyordum. Ama TL harcamanın dayanılmaz hafifliğiyle Eskişehir’den aldım bir tane magnet. Yaşasın yerli turist olmak!

Anlayacağınız gezilecek yerlerinin çeşitliliği, sosyal hayatının canlılığı ile Eskişehir her yıl ziyaret edilebilecek, turist olması keyifli bir yer. Biz Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biri olan Eskişehir ile tanıştığımıza çok memnun olduk, tekrar tekrar görüşmeyi diliyoruz!

Son Yazılar
Yorum ( 2 )
  1. yazarrokurr
    15 Temmuz 2018 at 23:00
    Cevapla

    gerçekten çok ayrıntılı bir anlatım olmuş çok beğendim.

  2. orçun
    12 Ağustos 2018 at 03:16
    Cevapla

    Üniversiteyi okuduğum bu şehir gerçekten güzel bir şehirdi. Uzun ve bol resimli bir yazı olmuş emeğinize sağlık 🙂

Bir cevap bırakın