Siem Reap, Angkor Wat Gezi Notları

Siem Reap, Angkor Wat Gezi Notları

Bu geziye çıkmaya nasıl karar verdik ve gezi planımız nasıldı öğrenmek için öncelikle bu yazıya tık tık…

Kamboçya çok farklı, çok uzak bir diyar. Günün birinde yolumun düşeceğini hayal etmezdim, ama artık insanoğlu kuş misali…

Biz de kuşlar gibi Türkiye'den Bangkok'a uçtuk, Bangkok'un uluslararası havalimanı Suvarnabhumi'ye konduk.

İlk durağımız Kamboçya olacak şekilde plan yapmıştım ve Air Asia Havayolları'ndan Bangkok'a iniş saatimizden 3 – 4 saat sonrasına uçak bileti almıştım. Fakat sorun şuydu ki Siem Reap'e gidecek olan uçak başka bir havaalanı olan Don Muang'dan kalkıyordu. Türkiye'den o kadar uzun sürecek uçuş sonrası havaalanı değiştirmek gözümde büyüse de toplamda 200 dolar kar edeceğimi görünce yolu göze aldım.

Don Muang ekonomik havayollarının kullandığı bir havalimanı. Suvarnabhumi'den Don Muang'a ücretsiz servisler kalkıyor. O gün içinde bir uçağınızın olduğunu gösteren bilet çıktısı ile servise binebiliyorsunuz. 1 saat süren yolculuğun ardından Don Muang'a varıyoruz, uçağımıza biniyoruz. Tuhaf reklam jingleları eşliğinde Siem Reap'e varıyoruz, uçuş 1 saat bile sürmüyor.

Kamboçya'nın başkenti Phnom Phen. Ama en turistik şehri Siem Reap. Sebebi tabii ki Angkor Wat tapınakları. Biz de zaman kısıtı olan tüm turistler gibi Kamboçya gezimizi sadece Siem Reap ve Angkor Wat tapınakları ile sınırlı tutmak zorunda kaldık.

Angkor Wat Kamboçya'ya gelme sebebimiz

Kamboçya seyahatiniz sadece Siem Reap ve Phnom Phen ile sınırlı kalacaksa sıtma için herhangi bir önlem almanıza gerek yok. Kamboçya'nın doğusuna gidiyorsanız bu konuya eğilmenizde fayda var. En azından 2015’te durum bu şekilde.

Yolculuğumuzdan önce internette “Kamboçya'ya vize kalktı” söylentileri dolanıyordu. Saf gibi inanıp vize için hiçbir hazırlık yapmamıştım. “En kötü ihtimalle kapıda alırım” diye düşünmüştüm. Ve en kötü ihtimal gerçekleşti 🙂 Meğer Kamboçya vize istemiyormuş, “ayakbastı parası” istiyormuş. 30'ar Dolar (hatta yanımızda vesikalık fotomuz olmadığı için 32'şer dolar) paraları verince pasaportumuzun 1 sayfası daha vize pulu ile doldu.

Kapıda bu işlemi tamamlamak yaklaşık 20 dakika sürdü. Siz eğer “o kadar yol gelmişim, 20 dk bile kaybetmeyeyim, yormayın beni” diyorsanız https://www.evisa.gov.kh/ adresinden başvurup evraklarınızı önceden hazır edebilirsiniz.

Ülkeye girişte pasaport kontrolündeki polis, geçiş izni vermeden önce Olgun'dan “bahşiş” istedi. “Vermezsen sokmam seni” tavırlarını elbette yemedik, ama bu kötü bir ilk intiba yarattı bizde. Devlet memurunun alenen rüşvet istemesi bizim için ilginç bir anı oldu.

Rüşvet olayı özellikle Phnom Phen'de çok yaygınmış. Ama Siem Reap her anlamda güvenli bir şehir. Biz gezimizin devamında hiçbir sorunla karşılaşmadık, aksine çok iyi davranıldık. Rahatlıkla gidip geziniz. Tabii ki pazarlığı elden bırakmadan…

Para olarak yanınızda dolar götürürseniz hiç sıkıntı çekmezsiniz. Siem Reap’te her yerde dolar harcayabilirsiniz. Onlar size para üstü olarak kendi paraları olan “Riel” verebilirler. Rieller ile fazla muhatap olmamak için yanınızda bol bol 1 dolar bulundurmanız yararlı olacaktır.

Havaalanından çıkışta üzerimizdeki nispeten kalın kıyafetler ile 38 derece sıcağın ortasında kalmış olduk ve vücut bir şoklandı.

Biz havaalanından otele otelimizin ücretsiz transferi aracılığı ile gittik. Taksi veya tuk tuk ile de gidilebilir, ama pazarlığın altın kural olduğu unutulmasın! Fiyat olarak 5-7 dolar civarı anlaşabilirsiniz.

Siem Reap ilk bakışta hoşuma giden bir şehir oldu. Daha ilkel beklediğimi itiraf etmeliyim. Geniş caddelerinde arabadan çok motosiklet ve bisiklet göreceksiniz. Siz de birçok yere tuk tuk ile gideceksiniz. Buranın tuk tukları “römorklu motosiklet” kıvamında.

Siem Reap trafiğine bisiklet ve motosikletler hakim

Biz Siem Reap’te 2 gece kaldık, toplamda 2,5 günümüz vardı. Yeterli olduğunu söyleyebilirim. Biz nisanda gittik, düşük sezon olarak geçiyordu ve çoook sıcaktı. Aralık, ocak, şubat en gezilebilir zamanlar, dolayısıyla en yüksek sezon. Bize göre yaz olan aylar ise orada yağmur mevsimi. Yağmur çok yağarsa geziniz aksayabilir ama yağmur sonrası tapınaklar çok daha fotojenik oluyormuş.

Siem Reap'te Konaklama

Otelimizi seçerken şehir merkezine yani Pub Street'e yürüyerek ulaşılabilir olmasına özen gösterdik. Kaldığımız otel Memoire D'Angkor gerçekten müşteri memnuniyetine önem veren bir oteldi. 2 gece için toplamda 110 dolar ödedik ama lüks bir otelde kalıyormuşcasına kendimi önemli hissettim!

Havaalanı transferinde sunulan soğuk havlu ve su servisi, odada ücretsiz minibar, çamaşır yıkatmanın ücretsiz olması ayrıca personelin aşırı ilgisi (bazen fazla geldiği bile oldu) otelin öne çıkan iyi yönleriydi. Konum olarak da Siem Reap pub street bölgesine 10 dakika yürüme mesafesiydi, veya 1 dolara tuktuk bulabiliyordunuz. Yine tuk tuk ile otelden Angkor Wat'a 10 dakikada ulaşılıyordu.

Siem Reap şehrinde neler yapılır anlatacağım ama öncelikle sebebi ziyaretimize gelelim… "Angkor Wat tapınakları nedir, nerededir, nasıl gezilir" gibi sorular canlanıyor kafada. Hemen yanıtlayalım:

Bu topraklar üzerinde 802 ile 1431 yılları arasında Khamer İmparatorluğu hüküm sürmüş. İşte bu dönemde Siem Reap’in 5,5 km kuzeyine kocaman bir “tapınak şehir” inşa edilmeye başlanmış. Şehrin ismi “Angkor”. “Başkent” anlamına gelen Angkor aynı zamanda Khamer imparatorluğunun başkentiymiş.

Dönem boyunca krallar kendi güçlerini simgeleyen tapınaklar inşa etmişler. Tapınakların çoğu Hindu tanrılarına atfedilmiş. Vishnu ve Şiva Tanrılarının isimlerini bolca duyduk. Tanrılara adanmış binlerce tapınaktan günümüze sadece 70 tanesi ulaşabilmiş. Kalanlar da fazlasıyla etkileyici…

Angkor Arkeolojik alanındaki tapınakların bir kısmı Hinduizm’e adanmış. Bazıları ise Budizm’e. Birçoğu da Hindu tapınağından Budist tapınağına dönüştürülmüş. Neticede burası dini bir alan, birçok Budist rahip görebilirsiniz.

Khamer İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Angkor şehri ağaçların arasında kaybolup gitmiş. Orada bir şehir olduğunu bilen tek tük kişi olsa da Fransız bir doğasever 1858’de Angkor’u yeniden keşefedip dünyaya yayıyor.

Angkor Tapınakları ağaçlardan ve yabani otlardan temizleniyor, 90lı yıllarda "Unesco Dünya Mirası" ünvanını alıyor.

Ağaçlar arasında kaybolmuş tapınaklar…

Tapınakları asıl üne kavuşturan kişi ise Angelina Jolie. 2000 yılında çekilen Tomb Raider’dan sonra Angelina ve Brad Pitt Kamboçya’dan çocuk evlat ediniyorlar. Bu esnada Kamboçya daha çok farkediliyor ve dünyanın dört bir yanından turistler Angkor Wat’ı ziyaret etmeye başlıyor. Artık turizm Kamboçya için önemli bir gelir kaynağı oluyor. İşte buna “magazinin gücü” diyoruz sayın seyirciler…

Tarihi bilgi yeterliyse Angkor’u nasıl gezebileceğimize geçelim…

Angkor Nasıl Gezilir?

Angkor arkeolojik alanı yani Angkor area oldukça geniş bir alan ve birçok tapınağı bünyesinde bulunduruyor. “Angkor Wat” aslında bir tapınağın adı, ama bölgeye de ismini vermiş durumda. 

Angkor Wat

Nasıl gezilir? “Bisiklet mi, tuk tuk mu?” 1 haftalık bilet alıp her gün gidip gelme yaparsanız bisiklet iyidir ama 1-3 günlük ziyaretlerde tuk tuk tavsiye ederim. Çünkü alan cidden büyük. Üstelik tapınaklar şehir merkezinden en az 6 km uzakta, hatta bazıları 32 km uzakta. Kaldı ki bisikletten inip tapınakları yürüyerek gezmeniz gerekiyor. Hava da sıcaksa – ki genelde sıcak oluyor-  gerçekten yoruluyorsunuz. İnanın Kamboçya’daki en serin şey tuk tuktu!

Kaç günlük bilet alalım? 1 günlüğü 20$, 3 günlüğü ise 40$. Biz 3 günlük bilet alıp 2 gün gezdik.

1 güne hepsi sığmaz mı? Hava 40 derece olmasaydı olabilirdi. Ama 2 güne yayılmış hali bile yordu. Gezi süresi tapınaklara duyduğunuz ilgiye de bağlı. Çok ayrıntılı gezecekseniz 1 haftalık bilet de var.  

Angkor’u rehberli mi gezmeli rehbersiz mi? Sadece tuk tuk şoförü tutarak gezebilirsiniz. Günlük tuk tuku ve şoförü 15-20 dolara ayarlayabilirsiniz. Şoför sizi tapınakların önünde bırakıyor, siz kendiniz geziyorsunuz. Bisiklet ile giderseniz elinizde harita ile Angkor’u keşfedebilirsiniz. Hangi araçla giderseniz gidin, rehbersiz gezecekseniz gitmeden önce bol okuma yapmanız lazım. Orada da elinizde kitapla gezerken bir yandan nereye geldiğinizi kitaptan takip edebilirsiniz. Neyin nerede olduğunu anlayana kadar biraz zaman kaybı yaşanacaktır.

Rehberle gezmek ise ciddi zaman kazandıran bir seçenek. Rehber sizi önemli yerlere hemen götürüyor, kalabalıktan kaçmak için alternatif yollar biliyor, rölyefleri okumanıza gerek kalmadan gösterip anlatıyor vs… Biraz armut piş, ağzıma düş modeli olsa da bizim gibi kısa süreli ziyaret planlayanlar için gerekli olduğunu düşünüyorum. Üstelik sizin fotoğraflarınızı çekiyor, bu da günümüzde önemli bir faktör 🙂

Ben Angkor Wat’ı gezerken sevgili Dilek’in Homemadetravels’da yazdığı notlardan çok yararlandım. Bence gidecek olan herkes okumalı. Dilek’in sayfasından bulup iletişime geçtiğimiz rehber San Park ile aşağıdaki aktiviteler için 110 dolara anlaştık. Fiyata tuk tuk da dahil.

  1. Gün Angkor Wat’da gün batımı
  2. Gün Angkor Wat’da gün doğumu ve tapınak turu
  3. Gün tapınaklar ve Tonle Sap gölü

Angkor Wat giriş ücreti ve Tonle Sap ziyareti paraları bize aitti.

Biz gitmeden rehberi ayarladık ama sizin zamanınız olmazsa otelinizden size bir rehber ayarlamasını da isteyebilirsiniz.

Angkor’u nasıl gezeceğimize karar verip rehberimizi tuttuğumuza göre gezmeye başlayalım…

Angkor’a giderken yanınıza almayı unutmayın: Sineksavar sprey, şapka, su. Suyu oradan da alabilirsiniz.  Parmak arası terliği hiç tavsiye etmem, spor ayakkabı veya trekkinge uygun sandaletler tercih edebilirsiniz. Uygun kıyafet giyilmeli, dini alan olduğu için bazı yerlerde uzun pantolon ve omuzların kapalı olması isteniyor. Nasıl giyinmeniz gerektiğine dair size mankenlik yapmam gerekirse:

Bayanlar, Angkor Wat'da böyle giyinirseniz bazı yerlere giremezsiniz.

Angkor Wat için uygun kıyafet budur!

Bizim Siem Reap’e ilk vardığımız gün zaten saat 15.30 olmuştu. 16.30’da rehberimiz San Park bizi otelden alıp Angkor’da gün batımına götürdü. Angkor arkeolojik alanına giriş için 3 günlük biletimizi aldık, ama sadece gün batımına gittiğimiz için biletimizin geçerliliği ertesi gün başladı.

Gün batımını izlemek için 1000 yıldan yaşlı Pre Rup tapınağına gittik. Tapınaklar ile tanışmamız işte tam o andı…

Gün batımlarının hastası biri olarak çok özel bir yerden güneşi batıracağım için heyecanlıydım, ama umduğumu bulamadığımı da söylemek zorundayım. Öyle ki batmasını bile beklemeden fotoğraflarımızı çekip ayrıldık. Phnom Bakheng de gün batımı için popüler bir noktaymış, orası daha mı iyi bilmiyorum ama daha kalabalık olabileceğini düşünüyorum.

Pre Rub'da gün batımı

Gün batımını izleyenler…

Sonuç olarak Angkor Wat’da gün batımı, gün doğumu kadar etkileyici değil. Ama yine de iyi ki gitmişim diyorum çünkü tapınaklar bölgesine giden yol akşamüstü serinliğinde çok hoştu.

Tapınaklara giden yol akşamüstü serinliğinde pek hoştu…

Angkor Wat’da gün doğumunu izlemek ölmeden önce yapılması gereken şeylerden biridir kuşkusuz! 2. günümüze bu önemli maddeye işaret koyarak başlamış olduk. Rehberimiz bizi sabah saat 5’te otelden almaya geldi. Geceden sipariş ettiğimiz paket kahvaltılarımızı resepsiyondan teslim alıp tuk tuka atladık.

Eğer otel rezervasyonunuza kahvaltı servisi dahilse geceden resepsiyona “gün doğumuna gideceğinizi” söylüyorsunuz ve size kahvaltıyı paketliyorlar. Rehberimizden öğrendiğimiz bilgiye göre Siem Reap’teki hemen her otelde bu uygulama mevcutmuş.

Bir gün öncesinde aldığımız biletlerimiz sayesinde sıra beklemeden biletimizi gösterip Angkor Wat tapınağına ilerliyoruz. Kalabalık bir güruh güneşi bekliyor. Beklerken “kütüphane” olduğu söylenen yerde kahvaltımızı yapıyoruz. Ve sonunda güneş yükseliyor!

Angkor Wat'da gün doğumu

Angkor Wat tapınağının önündeki sulak alanda tapınağın yansımalı fotoğraflarını çekmeden dönen turisti dövüyorlar, ona göre…

Gün doğumu ve biz!

Vakit kaybetmeden sabah serinliğinden yararlanıp Angkor Wat’ı geziyoruz. Angkor Wat bölgenin en ünlü tapınağı. Aynı zamanda dünyanın en büyük dini yapısı. 12. Yüzyılın başlarında Kral II Suryavarman tarafından Hindu tanrısı Vishnu için yapılmış. Daha sonra Budist tapınağına dönüştürülmüş.

Tapınak Kamboçya için büyük gurur kaynağı, ülkenin bayrağında bile tapınağın resmi var.

3 katlı olan tapınağın en üst katına çıkarken dar tahta merdivenlerden tırmanıyorsunuz. Biraz zor olabilir. Ama asıl dikkat etmeniz gereken şey kıyafetiniz. Omuzlar örtülü, bacaklar dizin altına kadar kapalı olacak.

Duvarlardaki rölyeflerin bazıları silinmiş, bazıları tamamlanmamış olabiliyor. Ama hepsi çok ayrıntılı çizimler, hayran olmamak elde değil. Buda heykellerinin de genelde  kafalarının çalınmış olduğunu görüyoruz.

Apsara dansçılarına rölyeflerde epey yer verilmiş

Angkor Wat’dan sonra bir başka tapınaklar kompleksi Angkor Thom. Angkor Thom’u bir bölge gibi düşünebilirsiniz, içindeki tapınaklar: Bayon, Baphoun, Phimeanakas, Terrace of Elephants (Filler terası) ve Terrace of Leper King (Cüzzamlı kral terası).

Angkor Thom'a giriş daracık kapılardan yapılıyor

Bayon Tapınağı

Bayon tapınağını ben "gülen yüzler tapınağı" olarak anıyorum. Tam 216 gülen surat mevcutmuş tapınakta. Budizm'de önemli bir karakteri simgeleyen bu yüzlerde Nirvanaya ulaşmışlığın ifadesi olarak gözler kapalı, dudaklar gülümsüyor. 

216 gülen yüzün karşısında somurtmak olmaz tabii, ben de güldüm…

Baphoun tapınağının tepesinde manzara güzel, ama tırmanması zor ve yorucu!

Terrace of Elephants – Filler terası 

Tüm bunları bitirdiğimizde epey yorulmuştuk. Aslında rehber sayesinde epey hızlı bile gezmiştik. Yanımızda getirdiğimiz yiyeceklerden yiyip (Evet taaa Kamboçya’ya ev poğaçası taşıdım, utanmıyorum) bir Hindistan cevizi suyu molası verdik.

Hindistan cevizi suyu soğukta iyi gidiyor, ama tadı beklediğim kadar müthiş değildi.

Sırada yine çok meşhur bir tapınak Ta Prohm vardı.

İşte Thomb Raider’ın çekildiği yerdeyiz. Buranın en önemli özelliği dev ağaçların tapınakların üzerinden yükselmesi…

Tapınakların üzerini kaplayan bu ağaçlar "Banyan ağacı" imiş

Ağaçlar dev! Ve de ilginç…

Doğa ile şaka olmuyor gördüğümüz gibi. İnsanlar tapınakları ortaya çıkarma amaçlı bu ağaçları kesseler de zamanla ağaçlar tekrar yükselmiş. Ağaçlar bir yandan tapınaklara zarar veriyor olsa da öte yandan güzelliğine güzellik katıyor.

Ta Prohm

Ta Prohm’u da gezdikten sonra öğlen sıcağı iyice bastırmıştı ve bizim bugünlük tapınak turumuz bitmişti.

Bir gün önceki uzun yolculuk ve sabah gün doğumuna kalkmış olmanın yorgunluğu ile odaya gider gitmez yiyecek bir şeyler söyleyip yedik, sonra da akşam yemeğine kadar uyuduk. (Tembel turist)

Ertesi gün yani 3. Günümüzde ilk olarak Siem Reap’ten 32 km uzaktaki Banteay Srei tapınağına gittik. Pembe kum taşından yapılmış bu tapınak birçok kişi tarafından "en beğenilen tapınak" olma özelliğini taşıyor. Gerçekten çok özenli ve estetik işlemeler vardı, benim de en beğendiğim yer burası oldu diyebilirim. Tapınağın güzelliği detaylarda gizli. 

Tapınakların belki de en güzeli: Banteay Srei

Güzelliği ayrıntılarda gizli

 Banteay Srei

Yol üzerinde Bantay Samre'yi de gezip Angkor Wat’a veda ettik.

Siem Reap’de Angkor alanını gezdikten sonra ikinci en popüler aktivite Tonle Sap gölü üzerindeki yüzen köyü ziyaret etmek. Köye ulaşmak için tekneye binmeniz gerekiyor ve bu teknenin ücreti kişibaşı 20 dolar. Gidince de köydeki aşırı fakir yaşantıyı, çamurlu suyun içinde hayatını idame ettirmeye çalışan insanları göreceğimizi biliyorduk.

Birden duyarlılığımız tuttu. Özellikle Olgun 20 dolar verip insanların zor şartlarda yaşatılmak zorunda bırakılmasına seyirci olmayı reddetti. Beni de ikna etti. O yüzden rehberden bizi “yüzmeyen, sıradan köylere” götürmesini istedik.

Daha lokal, daha etkileyici bir tecrübe olacağını düşünmüştük. Ama köylerde pek umduğumu bulamadım. Hatta bir ara rehbere “ee köye ne zaman varıyoruz?” diye sorduğumda “birkaç köyü geride bıraktık zaten” cevabını aldım. Yani köy dedikleri 2-3 tane ayrık ayrık duran evlerden ibaret.

Lokal bir restoran

Lokal bir restoranda mola verdik

Bu gezinti esnasında öğrendik ki Kamboçya’da şehir merkezleri dışına su ve elektrik gitmiyormuş. Bazen bu mahrum evlere başka ülkelerden kişilerce bağışlar yapılıp jenaratör alınıyor, su getiriliyormuş. O zaman da evin sahibi bahçesine Kamboçya bayrağının yanı sıra ona bağış yapan ülkenin bayrağını asıyor.

Kırsalda görebileceğiniz tipik bir Kamboçya evi. Yerden yüksek yapılmış olmasına dikkat!

Kırsaldaki evler genelde yerden yüksek yapılıyor, 4 çıtanın üzerine konuluyor. Bu, yağmurdan korunmak üzere alınan bir önlem. Evlerin altında oluşan gölgelikte genelde çocuklar oyun oynuyor, hamaklar kuruluyor…

Köy turumuzda halihazırda kullanımda olan bir Budist tapınağını da ziyaret ettik. Oldukça renkli ve davetkar görünümlü olan tapınağın henüz avlusunda iken rehberimiz ayakkabılarını çıkardı. Ardından biz de saygı duydup çıkarttık. Bizim kültürümüze göre ayakkabı çıkartma sebebi hijyen esaslı iken burada sebebin hijyen olmadığı ortadaydı. Zira avlu benim ayakkabımın altından daha kirliydi. Cam kırıkları mı ararsınız, ölü böcekler mi… Yine de saygıda kusur etmeyip yalınayak bir tur atıp ayakkabılarıma koşa koşa geri döndüm.

Kamboçya'da bir Budist tapınağı

Tapınağın bahçesi

Yeri gelmişken anlatayım, Kamboçya çok acılar çekmiş bir ülke. 1975 yılında Pol Pot ismindeki general "Kızıl Khamerler" örgütünün başına geçerek ülke yönetimini ele geçiriyor. Kamboçya'da sadece tarım yapılmalı felsefesi ile tüm okumuşları, kültürlü kesimi katlediyor. Yediden yetmişe herkesi etkileyen bu zalim soykırımın yaraları hala sarılmaya çalışılıyor. Halk genel olarak fakir, sadece insanlar değil hayvanlar bile zayıftı ülkede…

Biraz da Siem Reap şehir merkezinde neler yapılır bahsetmek gerekirse…

Siem Reap’te en canlı nokta Pub Street ve civarı. Pub Street’te sıra sıra dizilmiş barlar var. Red Piano, Angkor What? (ismine bayıldım) gibi bir çok pub bizim alışkın olduğumuz türden. Her türlü içecek ve yiyeceği bulabileceğiniz son derece turistik bir nokta Pub Street.

Siem Reap Pub Street

Civar caddelerde de hediyelik eşyacılar, bizdeki yazlık yerlerde kurulan pazarlar gibi tezgahlar var. “Old Market”, “Night Market”, “Art Market” gibi pazarları gezerken zaman çabucak geçiyor.

Siem Reap'de alışveriş yapabileceğiniz bolca pazar var.

Siem Reap Sokakları

Yine sokaklarda bolca göreceğiniz tezgahlarda tropikal meyveler, pancake veya et gibi yemekler olacak. Buralarda yemek yemek bence cesaret ister…

Ve Siem Reap sokaklarının vazgeçilmezi: Tuk tuklar. Siz yolda öylesine yürürken birileri size devamlı tuk tuk isteyip istemediğinizi soruyor olacak. Bıktırdıklarının o kadar farkındalar ki hediyelik eşyacılarda turistler için “No Tuk Tuk Today” yazan (Bugün tuk tuk istemiyorum anlamında) tshirtler satılıyor.

Siem Reap Pub street’in biraz ilerisinde bir nehir var. Nehrin kenarında yürüyüp üzerindeki köprülerden geçin. Diğer tarafta da pazarlar ve Hard Rock Cafe var.

Siem Reap'ten geçen nehir ve köprüler

Nehirde yüzerek eğlenen çocuklar

“Artisans d'Angkor” şirketinden de bahsedelim. Burası Fransızların desteklediği, Kamboçyalı bir kuruluş. Amaç, Khmer el sanatlarını ön plana çıkarmak ve genç Kamboçyalıların yeteneklerini değerlendirip istihdam yaratmak. Sanat üzerine çalışılan bu atölyede çeşitli dallarda sanatçılar yetiştiriliyor, ürünler ortaya çıkartılıyor. Ahşap ve taş oymacılığı, gümüş kaplama ve ipek boyama gibi el sanatları icra ediliyor… Atalarından “Angkor Wat” miras kalmış bir millete de böyle bir sanat tarzı yaraşırdı zaten!

Siz de atölyeyi gezip kocaman bir kayadan nasıl incelikli bir heykel veya biblo çıkarıldığını izleyebilirsiniz. Atölye turu bir rehber eşliğinde gerçekleşiyor, giriş ücreti yok ama 20 dakika süren turun sonunda rehbere bahşiş vermeniz bekleniyor.

Artisans d'Angkor atölye turu

Artisans d'Angkor’da çalışan sanatçıları izledikten sonra hediyelik eşya bölümünden orada yapılan ürünleri satınalabilirsiniz. Satılanlar el emeği olunca fiyatlar da biraz yüksek tabii. Orta boy ahşap bir fil 40 dolar gibi bir fiyata sahipti. Atölyeye gidip gezemezseniz de havaalanında Artisans ürünlerinin satıldığı standa göz atmanızı öneririm. 

Kamboçya'nın geleneksel dansı "Apsara" yı izlemek isterseniz önerilen şov: Smile of Angkor. Apsara dansçılarının figürlerini Angkor tapınaklarının duvarlarında bolca görmüştük. En dikkat çekici özellikleri ellerinin parmaklarını geriye doğru epey esnetebilmeleri. Bu beceriyi kazanmak için yıllarca sabah egzersizi olarak ellerini geriye doğru esnetiyorlarmış. Bir Apsara dansçısı kolay yetişmiyormuş anlayacağınız…

Apsara dansçılarının ellerine dikkat!

Angkor'da Apsara dansçıları ile fotoğraf çekilmek de mümkün.

Kamboçya’da neler yenir?

Khmer mutfağı baharatlı et ve ona eşlik eden pilav şeklinde. Amok balığı mutlaka yenmesi gereken bir yemek. Bizim yemek yediğimiz yerler:

The Sun: Pub Street girişinde, çok merkezi bir yerde. Çok aç olduğumuz için başka yer aramadık, oturduk yedik. Ortalama lezzetler vardı.

Khamer mutfağı (yumurtanın altında biftek var yemeğin ismi Beef Lok Lak)

The Sugar Palm: Foursquare'de "Amok balığı" araması yaptığımda öne çıkan bir yerdi. Ortam ve ambiyans güzeldi. Amok da fena değildi, balıktan ziyade çorba görünümündeydi. Değişik, baharatlı bir aroması vardı.

Sulu yemek görünümünde "Amok balığı". Sunumu muz yapraklarının içinde

Il Forno: Khamer mutfağından sıkılıp İtalyan mutfağına sığındığımız yer… Yine Foursquare keşiflerinden.

Red Piano: Yemek yemedik ama bir şeyler içmeye oturuduk hep.

Kamboçya’dan neler alınır?

Tuval üzerine yapılmış el yapımı yağlı boya resimleri 5-10 dolar arasında alabilirsiniz. Hamak çok yaygın kullanılıyor ve satılıyor. Buda figürlü biblolar, Apsara dansçıları figürleri, filli objeler alabileceğiniz hediyelik eşyalar arasında.

Kamboçya ile ilgili genel tespitlerim:

– Hava çok sıcak olduğu için genelde evlerin dışında bahçemsi yerlerde vakit geçiriyorlar. Siz de evin önünden geçerken ailelerin en doğal hallerini gözlemleyebiliyorsunuz. Bizde beyaz atletle gezen babaların yerini üstü çıplak gezen ev babaları almıştı 🙂

– Motosiklet kullanımı çok yaygın ve kullanıcıların çok azı ehliyetli. Bisiklet kullanmak gibi “kullanabiliyor” olmak trafiğe çıkmak için yeterli.

– Cumartesi günleri de okul var ama zaten günde 4 saat okula gidiliyormuş. Tüm okullarda tek tip üniforma var. Eğitim sistemi çok eksikmiş, çünkü zaten 1975’te tüm kültürlü grup katledilmiş. O dönemde yurtdışına kaçabilenler şu an da geri dönüp ülkenin kalkınması için bir şeyler yapıyorlar.

– Restoranlarda klimaya rastlamadık, sadece otelde vardı. Vantilatör kullanılıyor. Sofralarda peçeteyi de ara ki bulasın…

– Yerel biraları Angkor ve Tiger’i deneyebilirsiniz

– Tayland’daki kadar olmasa da masaj yaygın olarak yapılıyor. Biz otelde Angkor sonrası yorgunluğumuzu atmak için yaptırdık. Ayaklar için cidden işe yarıyor. Otelde dışarıya göre pahalıydı, 20 dolar verdik kişi başı 1 saatliğine.

– Ülkenin doğasını çok beğendim.

Doğaya hayran olurken ben…

Son olarak 3 günde neyi hangi sıra ile yaptığımızı anlatıp Phuket anılarımı yazmaya girişiyorum…

1. gün: 15.30'da otele yerleşip günbatımı için Angkor alanına gitmek. Pre Rub'da gün batımı. Akşam The Sun'da yemek, pub street ve civarını turlama.

2. gün: Gün doğumu için Angkor Wat. Tapınak turu. Öğleden sonra otelde masaj ve akşama kadar uyuma. Akşam yemeği Sugar Palm'da. Gece Art Market, Old Market'te alışveriş.

3. gün: Sabah 8'de uzaktaki tapınakları ziyaret için rehber ile buluştuk. Tapınaklardan sonra biz civar köyleri ziyaret ettik, siz Tonle Sap gölüne de gidebilirsiniz. Artan zamanda Siem Reap merkezde biraz daha gezip Artisans d'Angkor'u ziyaret ettik. Akşama da uçak ile Phuket'e gidiş.

 

Son Yazılar
Yorum ( 17 )
  1. Gulcin akbulut
    23 Haziran 2015 at 21:00
    Cevapla

    Melikecim yazini merakla okudum. Onumuzdeki kis insallah gitmek istedigimiz yerler arasinda geliyor kambocya. senin notlarin cok faydali olacak suphesiz.harikasiniz bayildim. Phuket notlarini da merakla bekliyorum. Vietnam I neden dusunmedin oraya da gecebilirdiniz. ? tonle sap golu turu icin nekadarlik bir sure gerekiyormus? ilginc gelebilir bu tur. rehber ile gezmeniz her acidan iyi olumus kisa zaman icin. tavsiyelerine uyacagim..

  2. melike kutlay cengiz
    23 Haziran 2015 at 21:00
    Cevapla

    Gülçincim selam!Notlarımı beğenmene sevindim. Phuket’i de fazla bekletmeden yazmayı istiyorum. Vietnam’A zaman kısıtından gidemedik. 10 günümüz vardı, Tayland’ı daha öncelikli olarak görmek istedik. Vietnam’ı da katmak için bir 3 güne daha ihtiyaç olacaktı. Tonle Sap için Yarım gün ayırmak yeterli. Yani bizim gibi 2.5 gün ayırırsanız hepsi yetişir. UMARIM SIZ DE SENEYE GIDERSINIZ O GÜZEL DIYARLARA. Konum itibari ile ulaşımınız çok daha kolay olur bize göre. Kendine iyi bak, Türkiyeye bekleriz!

  3. kapadokya
    24 Haziran 2015 at 21:00
    Cevapla

    Yazi cok guzel,mutlaka birgun giderim

  4. Çok güzel yazmışsın.sonuna kadar merakla okudum.belki birgün giderim.tavsiyelerine dikkat ederim
    10 Ağustos 2015 at 21:00
    Cevapla
  5. murat ildem
    8 Eylül 2015 at 21:00
    Cevapla

    firmalarinin ismi Angkor marble olan meslek ortaklarimizin daveti ile gelecekte kambocya’ya gitmeyi planliyorduk. esim ile birlikte yazinizi okuyunca bu daveti en kisa zamanda degerlendirmemiz gerektigi kanisina vardik.

  6. yIRTIK HARİTA
    30 Ekim 2015 at 21:00
    Cevapla

    kaleminıze SAĞLIK.ÇOK FAYDALI BİR YAZI OLMUŞ.aRALIK BİR KAMBOÇYA TURU YAPMAYI PLANLIYORUZ, GEREKLİ NOTLARI ALDIK.uMARIZ SİZİNKİ KADAR GÜVENLİ VE KEYİFLİ BİR GEZİ OLUR.\r\n(yORUM KISMI KÜÇÜK HARF KABUL ETMEDİĞİ İÇİN BÜYÜK HARF KULLANDIK KUSURA BAKMAYIN:))

  7. Cem
    1 Kasım 2015 at 21:00
    Cevapla

    selam,\r\n20 gün sonra ben de sıem reap’e gıdeceğım. verdığınız bılgılerden epey not aldım. merak ettığım bır şey var. ayak bastı parasını hem gırıs hem de cıkısta mı oduyoruz. bır de otel tavsıyesı. tesekkurler…

  8. melike kutlay cengiz
    2 Kasım 2015 at 21:00
    Cevapla

    Merhaba Cem Bey, ayak bastı parası dediğime bakmayın, vize ücreti o ve sadece girişte ödeniyor. Otel olarak biz kaldığımız otelden çok memnun kaldık, size de öneririm. Yazıda ismi geçiyor.

  9. YIRTIK HARİTA
    21 Kasım 2015 at 22:00
    Cevapla

    OLDUKÇA FAYDALI VE BİLGİLENDİRİCİ BİR YAZI OLMUŞ.aRALIK AYINDA YAPACAĞIMIZ aNGKOR WAT GEZİSİ İÇİN BAZI İPUÇLARINI NOT ETTİK.bU KÜLTÜR MİRASINI GÖRMEK İÇİN SABIRSIZLANIYORUZ.

  10. MURAT ILDEM
    17 Mart 2016 at 22:00
    Cevapla

    melike hanim merhaba,\r\nyazinizda belirttiginiz rehber san park ile, sizin belirtmis oldugunuz fiyata (2,5 gun icin 110 usd) anlastik. bize kardesi rehberlik yapti. cok memnun kaldik. dediginiz gibi alternatif yollari secerek bizi kalabaliklardan kurtardi. kapsamli, ama bogucu olmayan, kiymetli bilgilerle, bu muhtesem tapinaklar hakkinda detayli bilgi edinmemizi sagladi. siem reap, Angkor tapinaklari; gercekten de bu gune degin gezip, gordugumuz tarihi, mimari bir cok sehir ve esere ustun geldi.\r\nyukaridaki yazinizda yer alan bilgilerden cok faydalandim. tesekkur ederim.\r\nSelamlar.

  11. yırtık harita
    18 Mart 2016 at 22:00
    Cevapla

    ANGKOR WAT SEHAYATİNİZDEN ÖNCE GEZİ NOTLARINIZDAN ÇOK FAYDALANMIŞTIK, ELİNİZE SAĞLIK GERÇEKTEN.dÖNDÜĞÜMÜZDE BİZ DE BİR REHBER HAZIRLADIK UMARIZ BİZİM YAZIMIZDA SİZİNKİ GİBİ BİRİLERİNE YARDIMCI OLUR SEVGİLER\r\nhttp://yirtikharita.com/kambocyanin-tapinaklar-sehri-siem-reapangkor-wat/

  12. ALPASLAN ÇOBAN
    12 Ekim 2016 at 21:00
    Cevapla

    Merhaba öncelikle paylaşımınız için çok teşekkür ediyorum, ben her avrupa seyahatimden önce muhakkak sizin blogunuzu okuyorum, birde o kısmın çıktısını alıp yanımda götürüyorum 🙂 kamboçya ya da gitmiş olmanız çok iyi olmuş. benim size sormak istediğim bir soru vardı, fotolarda eşiniz dizboyunda şort giyiyorda erkekler için o tip bir şortla orada gezmek mümkün mü, giremediğiniz bir yer oldu mu? şortta sıkıntı oluyorsa kapri tarzı bir şey giysek olur mu? ÇOk teşekkürler, yolunuz açık olsun 🙂

  13. melike kutlay cengiz
    13 Ekim 2016 at 21:00
    Cevapla

    Merhaba Alpaslan bey, sadık bir okuyucumla tanıştığıma memnun oldum 🙂 Eşimin kıyafetiyle giremedeğimiz bir yer olmadı, Uygundu yani. Sız de ona benzer bir şey giyebilirsiniz. Sevgiler.

  14. ALPASLAN ÇOBAN
    27 Ekim 2016 at 21:00
    Cevapla

    Geç cevap verdim, kusura bakmayın, çok teşekkür ediyorum :)\r\n

  15. Milesfordreams
    11 Haziran 2017 at 21:43
    Cevapla

    Emeğine sağlık Melike’cim. Yine kapsamlı,çok güzel bir yazı olmuş.

    • Melike Kutlay
      12 Haziran 2017 at 00:09

      Yararı dokunur umarım, rehberle gezin mutlaka ??

  16. ZEYNEP
    28 Haziran 2017 at 17:48
    Cevapla

    Merhaba,öncelikle elinize sağlık. Emek verilmiş bir blog. Phuket yazınızı okurken tüm gün web sayfanızda keyifle yazılarınızı okudum ,özellikle Kamboçya yazınız çok işime yarayacak diye düşünüyorum. Zira Eylül ayında Phuket ,Singapore ,Siem Reap ,Chiang Mai ve Bangkok’un dahil olduğu uzakdoğu turuna çıkacağım.gitmeden işime yarayacak tüm bilgi ve tecrübeleri sizin gibi orada bulunanlardan okumak hem heyecan verici hem de faydalı.

Bir cevap bırakın ALPASLAN ÇOBAN