Bangkok Gezi Notları

Bangkok Gezi Notları

2015'te 23 nisan – 1 mayıs tatillerini birleştirip Asya seyahatine çıkmıştık. Ayağımın Tozuyla blog geleneğine ihanet edip bu yazıyı epey geç yazıyorum. Yazıyı bekleyen okuyucularım vardı, kendilerinden özür dilerim.

Kamboçya ve Tayland'ı içeren seyahatimizi nasıl planladığımı okumak için tık tık…

İlk durağımız Kamboçya'nın Siem Reap şehri ve Angkor Wat tapınaklarıydı. Bu tarihi bölgeyi nasıl gezdiğimizi anlatan yazım ise bu linkte!

Kamboçya'da tapınak tapınak gezip yorulduktan sonra sıkı bir tatili haketmiştik. Tayland'ın cennet adalarından Phuket bizi bekliyordu. Çok güzel tekne turlarına çıkmış, bolca dinlenmiştik. Phuket anılarımızı okumak için buraya buyrun…

Phuket'ten sonra da dönüş noktamız olan Bangkok'a doğru yola çıktık. Bangkok'a vardığımızda günlerden 30 nisan, mevsimlerden kavurucu yazdı… Yemyeşil bir adadan gri büyük şehre gelmek tabii ki ufak bir hayal kırıklığı yaşattı. O yüzden naçizane tavsiyem önce Bangkok'u görün, sonra adaları…

Tapınaklar şehri Bangkok'a hoş geldik!

Tayland'ın başkenti olan Bangkok'a ucuz vergili havalimanı olan Don Muang'dan giriş yaptık. Phuket – Bagkok uçuşumuzu tek yön olarak Thai Lion Airways'den kişi başı 66 dolara almışız.

Madem Tayland'ın başkentindeyiz, ülke hakkında çok kısa bilgi verelim. Tayland, eski adıyla "Siam", hala imparatorluk ile yönetiliyor. Krallarını sevip sayıyorlar. Bunu alışveriş merkezlerine astıkları dev posterlerden anlayabiliyorsunuz.

Din olarak halkın büyük çoğunluğu Budizm'i benimsemiş, şehirde gezilecek yerlerin de çoğu Budist tapınaklarından oluşuyor.

Sevgi ve saygı kültürlerinde var. Taylar, kavgadan kaçınan, toleranslı ve itaatkar insanlar. 

Tayland, dünya çapında turist çeken bir ülke. Sıcak iklimin bunda payı olsa da, masaj ve seks turizmi de ülkeyi turistler için cazip hale getiriyor.

Dilleri Tayca, kendilerine özgü garip bir alfabeleri var. Ama her şeyin İngilizce açıklaması da yazıyor, dolayısıyla bir turist olarak zorlanmıyorsunuz. İngilizce bilmeseniz de zorlanmazsınız, zira halk da çok fazla İngilizce bilmiyor. Ama bir şekilde turistlerle anlaşıyorlar, herkes yolunu buluyor. 

Para birimleri ise Thai Baht (THB). Bizim gittiğimiz dönemde (Nisan sonu Mayıs başı 2015) 100 THB yaklaşık 3 Amerikan Doları'na tekabül ediyordu.

Tayland'ı ziyaret etmek için en güzel dönem aralık- mart ayları arası. Nisan ve mayıs ayları çok sıcak geçebiliyor. Hazirandan sonra ise yağmura yakalanma ihtimali artsa da aslında 12 ay ziyaret edebileceğiniz bir ülke, hep ılık. Dünya Meteoroloji Örgütü'ne göre dünyanın en sıcak büyük şehri Bangkok olarak tanımlanmış.

Havaalanından Şehre Ulaşım:

Bangkok Don Muang Havalimanından taksiye binmek istiyorsanız havaalanından çıkmadan önce kayıt yaptımak gerekiyor. Öyle "dışarı çıkınca el ederim bir taksi durur" sistemi yok. Kayıt sırası uzun, ama aynı anda 5-6 gişe hizmet veriyor ve sıra çabuk ilerliyor. Onca sıraya rağmen bu yöntemi sevdim, çünkü buradan ayarlanan taksiler resmi çalışıyorlar, taksimetre açmak zorundalar. Şehrin içindeki gibi pazarlık etmek zorunda kalmıyorsunuz.

Siz direkt Türkiye'den gelip Suvarnabhumi Havaalanı'na indiyseniz de taksiye binmeyi düşünebilirsiniz. Orada da aynı sistem varmış.

Taksimetrede gösterilen tutarın yanı sıra ücretli otoyollardan geçtiyseniz onu da sizin ödemeniz bekleniyor. Biz Don Muang Havaalanı'ndan şehre giderken de, dönüşte şehirden Suvarnabhumi Havaalanı'na giderken de 400 baht ödedik, yaklaşık 11 dolar ediyor.

Otobüs olduğunu da duymuştum ama 10 dolara taksiye binebiliyorken toplu taşımaya gerek duymadık.

Bangkok'ta Şehiriçi Ulaşım:

Taksiler Bangkok şehiriçi ulaşımında yine bir opsiyon ama şehrin içindekilere taksimetre açtırmak biraz zor. Sizi pazarlık usulü araçlarına alıyorlar. Havaalanından çok daha yakın yerlere 300-200 baht ödüyorduk bindiğimiz zamanlar.

Bangkok trafiğinde taksi ve tuktukların yoğunluğu dikkat çekiyor. 

Birçok turist, bir taksici ile günlük olarak anlaşıp her yere aynı taksi ile gidiyor. Yani taksici turisti günboyu gezdiriyor. Siz de böyle bir şey yapabilirsiniz.

Asya'nın meşhur tuktukları da ulaşım için bir seçenek. Bangkok'un tuktukları çok ışıklı ve süslü! Tarifeleri yine pazarlığa tabi. Onların verdiği fiyatın yarısından pazarlığa başlayabilirsiniz. Veya daha düşükten 🙂 Tuktuklar taksilerden daha pahalı, ama daha otantik. Mutlaka deneyimleyin.

Bir de sponsorlu tuktuklara rastladık. Bu ilginç bir konsept: Normalde 100 bahta gidebileceğiniz bir yere 30-40 bahta götürmeyi teklif ediyorlar. Yol üzerinde bir mağazada mola vermek koşuluyla. Mağazadan bir şey almanız şart değil, bakınıp çıkıyorsunuz. Tuktuk şoförü de o mağazadan benzin fişi alıyor.

Biz bir kere denk geldik bu sponsorlu tuktuka, tecrübe olsun diye teklifi kabul ettik. Dandik bir konfeksiyon mağazasına götürdü bizi. Çok istesem de bir şey alabileceğim bir mağaza değildi. Neyse bizim tuktukçu benzin fişini aldı ve bizi gideceğimiz yere bıraktı. Sonuçtan mağaza sahibi hariç herkes memnundu.

Bangkok'ta pek çok turistik yere Chao Pharaya Nehri üzerinden ulaşım sağlanabiliyor. Kaldığımız otel nehir kenarında olunca biz nehir üzerinde işleyen turist botlarını epey kullandık. Fiyatlar: tek yön 40 THB, tüm gün sınırsız binebildiğiniz bilet de 150 thb. Sonradan öğrendim ki "express boat" isimli botlar daha da ucuzmuş. 

Nehirden turistik noktalara ulaşım mümkün

Yine otelimize çok yakın yerde istasyonu bulunan BTS Sky Train sistemi de ulaşım için ucuz ve rahat. Metro gibi düşünebilirsiniz, ama yeraltından değil, çoğunlukla yerin üzerinden gidiyor. Trenler yeni ve temiz…

İtiraf etmek gerekirse turist botu ve sky train kullanmak bizim çok işimize geldi. Sebebi de pazalıktan pek hoşlanmamamız 🙂 Yine de Bangkok'ta meşrebimizce pazarlık etmeye çalıştık tabii ki, ne kadar başarılı olduk tartışılır.

Bangkok'ta Konaklama

Her bütçeye uygun otel bulabildiğiniz yerlerden birindeyiz! Tayland ucuz bir yurt dışı tatili vaadediyor. Özellikle Khao San Road civarında pek çok hostel, otel mevcut.

Biz Bangkok konaklamamızda biraz lükse kaçıp nehir kenarında Shangri La Otel'den nehir manzaralı oda tuttuk. Daha önce bu otelde balayı yapan bir çift arkadaşımız oteli anlata anlata bitiremeyince biz de meraktan başka yerde kalmayı düşünmedik.

Odamızdan manzara

Hakikaten de çok hoş bir oteldi, süper memnun kaldık. Havuza girdik, odadan çıkmadan güneşin batışını izledik. Otelin Asiatique alışveriş merkezine düzenlediği ücretsiz bot servisinden yararlandık… Bangkok'un aşırı sıcağından ve kirli havasından kaçmak istediğimiz her an otelimize sığındık diyebilirim.

Odamızdan manzara

Bangkok'ta Gezilecek Yerler

Bangkok ilginç bir şehir, gördüğüm en kozmopolit yerlerden biri. Karşıtlıkların bir arada olduğu şaşırtıcı bir başkent. Bir yanda pislik, bir yanda lüks; bir yanda geleneksel tapınaklar, diğer yanda aşırı modern binalar; bir yanda sıcak, öbür yanda klimalı müthiş alışveriş merkezleri…

Tezatlara bir örnek: Eski binanın ardından yükselen gökdelenler

Bizim Bangkok'ta 2.5 günümüz vardı. Ben gezilecek yerleri önce karışık olarak anlatacağım, yazının sonunda ise neyi hangi sırayla yaptığımızı bulabileceksiniz. Çok daha efektif gezebilirdik ama hava şartları bize mani oldu. 38 dereceyi gösteren termometremiz sık sık odaya gidip mola vermemizi kaçınılmaz kılmıştı.

Bangkok'a en az 2 gün ayırmak lazım. Yüzen market gibi şehir dışı bir gezi yapacaksanız 3 gün şart.

Bangkok'ta sokak yemeği ve meyve satıcıları her yerde. Pişirilen yemeklerin naylon poşetlerde satılmasını garipseyerek ilk şaşkınlığı yaşıyoruz. Halk poşette yemeğini alıp evine gidiyor. Biz de burnumuzda yemek kokuları ile gezmeye başlıyoruz…

Bangkok'ta yemek sokakta pişer!

Phuket'te de görmüş olduğumuz örümcek ağına dönmüş karman çorman elektrik telleri burada daha çok göze batıyor. Alın size KAOS!

Bangkok'ta elektrik telleri ve sokaklar 

Sıcak iklim malum, sokaklarda yürürken yerde yemek artıkları, hamam böceği ve fareler görmemiz normaldi sanırım.

Bangkok aktiviteleri tapınak gezisi, alışveriş ve yemek üzerine kurulu.

Bizim otel nehir kenarında olunca ilk aktivitemiz nehir üzerinde bot turu yapmak oldu. Otelimizin de yakınında bulunduğu Sathorn limanında (BTS Sky Train ile Saphan Taksin durağına gelip yürüyerek ulaşabilirsiniz) sizi özel botlar ile gezdirmeyi teklif edecek bir sürü acentenin standı var. Burası "central pier" olarak da geçiyor, yani merkez liman.

Turlar "long tail boat"lar ile yani Tayland'ın ünlü "kuyruklu tekneleri" ile gerçekleşiyor.Pazarlık ile 2 kişi 800 baht vermişiz bu nehir turuna. Nehirde yaptığımız gezintide manzaralar şu şekildeydi:

Tayland'ın meşhur kuyruklu teknelerinden birindeyiz

Eğer yüzen markete gidecekseniz ve Bangkok merkezinde toplu taşıma amaçlı turist botlarını kullanacaksanız  bu "özel bot turu" çok gerekli bir aktivite değil. Tek avantajı, bu "özel nehir turu" sizi turist botlarının girmediği kanallara götürüyor, nehir üzerinde yaşayan halkı gözlemliyorsunuz. Hatta yanınıza kayıkla bazı hediyelik eşyacılar bile yanaşıyor. Yüzen market konseptini de böylece anlamış oluyorsunuz. 

Nehir üzerinde yaşam var

Nehir kenarındaki evlere yüzen restoranlar yanaşıyor

Bot turu esnasında üzerimize nehrin suları sıçradığı oldu. Ben hamile olduğum için Olgun biraz panikleyip endişelendi, ağzımı kapatmam için beni devamlı uyardı. Sadece burnumdan nefes aldığım ve hiç konuşmadığım bu gezinti, aylar sonra  dönüp baktığımızda komik bir anı olarak aklımızda kalsa da o an için çok zevk aldığımız bir aktivite olmadı. Biz mi pimpirikliydik bilmiyorum ama Bangkok'un içinden geçen Chao Phraya nehri hiç de temiz görünmüyordu:

Biz Chao Pharaya'nın suyunu pis bulduk ama,

O suda yüzen çocuklar vardı!

Bangkok tapınakları:

Bangkok'un görkemli tapınaklarını gezmek istiyorsanız kıyafet konularında çok sıkı olduklarınızı bilmeniz gerek. Şalvar tipi bir pantolon giyebilirsiniz ve yanınızda ince bir gömlek bulundurabilirsiniz.

Grand Palace: Kraliyet ailesinin büyük sarayı, hali hazırda kullanımda. Kral ve kraliçe burada yaşamasalar da bazı resmi törenler bu sarayda gerçekleşiyor.

Biz Grand Palace'a nehir yoluyla ulaştık. Tuk tuk veya taksi ile ulaşım seçenekleri de geçerli.

Biz nehir üzerinden "turist boat" denilen botlara bindik ama siz turuncu bayraklı "express botlara" binebilirsiniz. Daha ucuz oluyormuş. Bottan Ta Chang Pier veya Maharaja Pier'de inip Grand Palace'a yürüyebilirsiniz. Yolda göreceğiniz pazar yerinde çok garip şeyler satılıyor olabilir!

Acaba bunlar satılık mıydı? Umarım değillerdi…

Grand Palace'a yani Büyük Saray'a yaklaştığınızda akın akın turistin oraya gittiğini göreceksiniz. Yolda giderken size bilet satmak isteyenler, yoldan çevirip "saray bugün kapalı gelin sizi şuraya götüreyim" diyenler çıkabilir. İtimat etmeyin. Bileti mutlaka sarayın gişesinden alın.

Grand Palace'ta kıyafet kuralları çok sıkı. Şort erkeklere de bayanlara da yasak. Kolsuz kıyafetler istenmiyor. Girişte kıyafet kiralayabildiğiniz bir bölüm var. Epey sıra bekleyerek buradan kokulu bir şalvar ve kirli bir şal alabilirsiniz.

Bence pis kıyafetleri giymek ve bunun için sıra beklemektense, uygun bir kıyafetle orada bulunmakta fayda var. Bayanlar için elbise serbestmiş, ben üstümdeki kıyafet onaylanınca çok mutlu oldum 🙂 Erkekler de bol pantolon giyerlerse tamamdır.

Kıyafetimle Grand Palace'a kabul edildiğimin resmidir!

Saraya giriş kişi başı 500 Thb.

İçerisi çok görkemli, hoş fotolar çekmek garanti. Tabi insanlardan fırsat bulabilirseniz. Turist yoğunluğu inanılmaz…

Grand Palace manzaraları

Grand Palace, Bangkok

Grand Palace kompleksinin içindeki en önemli yapı "Wat Phra Kaew" yani "Temple of Emerald Buddha". Türkçesi de "Zümrüt Buddha Tapınağı". Burası, içinde rahiplerin yaşadığı bir tapınak olmaktan ziyade sadece ibadet edilen bir şapel olarak kullanılıyor.

 

Wat Pho Tapınağı: Bu tapınak Grand Place ile çok yakın konumda olduğu için ikisini aynı günde gezmek mantıklı olur. Wat Pho Tapınağı'nın özelliği "Reclining Buddha" yani "Yatan Buddha" heykeli. Tapınağa giriş kişi başı 100 Baht (3 dolar civarı).

Kıyafet kuralları Grand Palace'taki kadar olmasa da yine sıkı, şort ve askılı üstler kabul edilmiyor. Yatan Buda'nın olduğu bölüme girerken ayakkabılarınızı çıkarıyorsunuz. Eğer siz de bizim gibi çok sıcak bir günde giderseniz ayakkabılarınızı çıkarıp içeri girene kadar bastığınız taşlarda ayaklarınızın altı yanacak, acı içinde seke seke içeri gireceksiniz. Çıkışta da aynı çile tekrar!

Yatan Buda heykeli, Wat Pho

43 metre uzunluğundaki Buda heykelinin ayaklarındaki sedef oymalar incelemeye değer.

Buda heykelinin etrafında Buda'nın 108 hayırlı durumunu simgeleyen 108 adet metal kase sıralanmış. Ziyaretçiler her bir kaseye bozuk para atarak kendilerine şans getirmeyi umuyorlar. 108 bozuk parayı da 20 baht karşılığında oradan satın alabiliyorsunuz.

108 metal kaseye tek tek paraları atıyoruz, dilekler gerçek oluyor. Haydi bakalım…

Wat Pho kampüsünün içindeki bir önemli yapı da "Geleneksel Tay Masaj Okulu". Burası Thai Masajı'nın doğduğu yer olarak biliniyormuş. Bu komplekste hala masaj eğitimi veriliyor ve uygulanıyor.

Burada masaj yaptırmadan da dönmemek lazım deyip sıramızı aldık. Turistik sezonda gitmememize rağmen yarım saatten fazla bekledik. Ben ayak masajı, Olgun ise Thai masajı yaptırdı. Olgun'un masörünün eli biraz ağır olmalı, epey hırpalanmış olarak geldi yanıma. Ben ayak masajından memnun kaldım. Masajın sonundaki su ikramı da çok iyi geldi.

Buradaki masaj fiyatları Bangkok sokaklarında rastlayacağınız masaj salonlarına göre pahalı: Thai masajının yarım saatliği 260 baht, 1 saatliği 420 baht; ayak masajının ise 30 dakikalığı 280 baht, 1 saatliği ise 420 baht.

Wat Arun: Bangkok'un bir diğer ünlü tapınağı, ŞafakTapınağı olarak da biliniyor. Yine nehir boyunca işleyen botlarla ulaşabileceğiniz bir tapınak. Wat Pho'dan sonra Ta Tian limanına yürüyüp nehrin karşısına geçen bir bota binebilirsiniz. Biz bir çok turistin tepesine tırmanmak için gittiği Wat Arun'a gitmedik ama Bangkok'un ikonlarından biri olarak aklımıza yazdık.

Wat Traimit: Altın Buddha tapınağı ise Çin mahallesinde. Biz burayı ertesi gün gezerek tapınaklara bir mola vermiş olduk ama siz tüm tapınakları sabah erken başlayarak 1 günde bitirebilirsiniz.

Wat Traimit tapınağında göreceğiniz şey 5.5 ton ağırlığında saf altından yapılma bir Buda heykeli.

Buradaki altın heykelin 14. yüzyılda yapılmış olduğuna inanılıyor. 1700lü yıllarda ise hırsızlıktan koruma amaçlı heykeli alçı ile kaplıyorlar. Daha sonra da alçıyı kazımak kimsenin aklına gelmiyor. Yıllarca alçı ile kaplı heykel oradan oraya taşınıyor ve en son 1955'te şu an bulunduğu Çin mahallesindeki tapınağa getirilirken yanlışlıkla düşürülüyor. Düştüğünde çatlayan alçının bazı yerlerinden içinde altın olduğu anlaşılıyor ve alçı dikkatli bir biçimde yok ediliyor, dev altın heykel ortaya çıkıyor.

Wat Traimit'i gördükten sonra Bangkok'un meşhur Çin Mahallesi'ni gezmeye başlayabilirsiniz. İlginç Çin malı ürünlerin satıldığı bu mahallede her şey Çin alfabesiyle yazılmış. Asya'da olduğumdan mı bilmem, New York ve San Francisco'da gördüğüm Çin Mahallelerine kıyasla en Çinli atmosfer buradaydı.

Bangkok'ta Çin Mahallesi

Çin mahallesini hem alışveriş, hem de yemek için gezin derim.

Bangkok'un mistik, oryantal yüzünü tanıdıktan biraz da modern yüzünü görelim. Mutlaka uğranması gereken alışveriş bölgesi: Siam Center. Burası hem modern alışveriş merkezlerine ev sahipliği yapıyor, hem de sokak tezgahlarına. Alışveriş merkezleri arasında geçişler var.

MBK alışveriş merkezi adeta bir kapalı pazar gibiydi.

Kapalı bir pazar yeri atmosferinde MBK alışveriş merkezi

Siam Discovery ve Siam Center daha modern ve temiz duruyordu. Biz Siam Center'daki Japon restoranı Zen'de yemek yedik ve beğendik.

Siam Paragon ise Bangkok'un en lüks alışveriş merkezi.

Siam Paragon

Bangkok'ta gezilecek yerlerden biri de Siam Center muhitine çok yakın olan Jim Thompson'ın evi.

"Jim Thompson da kim?" diye soracak olursanız, Tay ipeğini dünyaya tanıtan Amerikalı tüccar. Tayland'ı 2. Dünya Savaşı'nda asker olarak orduya katıldığı yıllarda tanıyor ve seviyor. Savaştan sonra da ordudan ayrılıp Tayland'a yerleşiyor.

Aslen bir mimar olan Jim Thompson'ın Bangkok'taki evi güzel bir bahçenin içinde ahşap ve ilginç bir ev. Şehrin modern bölümünün ortasında mistik bir vaha gibi geldi bana.

Evin bahçesinde ipek dokuyan kızlar var, bazen de dans gösterisi yapıyorlar.

Jim Thompson Tay ipeğini dünyaya tanıtmış. Kendi adı ile anılan markadaki ipek ürünler müze evin bahçesindeki hediyelik eşya dükkanında satılıyor.

Jim Thompson'un müze evine giriş ücreti kişi başı 100 thb (3$). Biletinizi aldıktan sonra eve hemen giremiyorsunuz, rehberli tur için randevu alıyorsunuz. Biletinizin üstüne turun saatini yazıyorlar ve siz tur saatine kadar bahçede biraz zaman geçiriyorsunuz.

Jim Thompson'ın evinin bahçesinde vakit geçirmek gayet keyifli

Jim Thompson'ın acı sonundan da bahsetmeden geçmeyelim. Tatil için gittiği Malezya'da yürüyüşe çıkan Jim Thompson ortadan kayboluyor ve kendisinden bir daha haber alınamıyor… Bangkok'ta bıraktığı miras, yani evi şu an Bangkok'un en önemli turistik noktalarından.

Sıra geldi Bangkok'un ünlü caddesi Khao San Road'a. Sırasıra dizilmiş barlar, hediyelik eşya dükkanları, sokak yemeği ve masaj salonları olarak özetleyebiliriz Khao San Road'u.

Ve Khao San Road…

Bu caddeyi Hangover 2 filminden hatırlayan ben, filmdeki keşmekeşi anımsayıp biraz çekinerek yaklaştım ama gidince gördüm ki sırtçantalı gezginlerin buluştuğu keyifli bir alışveriş ve eğlence caddesi burası.

Gençlik Khao San Road'da eğleniyor.

Biz caddedeki kalabalık barlara oturmak yerine aralarında dolanıp böcek satan tezgahların fotoğrafını çektik. Fotoğraf çekmek bedava değil, biz de paşa paşa 30 bahtımızı ödeyip fotoğraf çekme hakkı kazandık.

Evet gerçekten yeniyor bunlar! İsterseniz bir kese kağıdına doldurup gezerken yiyebilirsiniz, çerez gibi!

Sonra da bir ayak masajı hediye ettik kendimize… Yarım saatliği 120 Baht Khoa San Road üzerindeki masaj salonlarında. Masaj koltuklarını da caddeye atmışlar, bir yandan masaj yaptırıp bir yandan gelen geçeni izliyor, hatta yan bardan gelen müzikleri dinliyorsunuz.

Biz "neşeli ayaklar" diye bunlara diyoruz!

Khao San Road'a ulaşım tuk tuk veya taksiyle sağlanıyor. Nehir üzerinden botla belli bir noktaya gelip yürümek de bir ulaşım şekli olabilir. Sky Train sistemi buraya gelmiyor.

Bir başka Bangkok aktivitesi de yüksek binların tepelerindeki barlarda (roofbar) gün batımını izlemek. Bu konuda çok iddialı yerler var. Biz gitmedik, ama otel odamızdan da manzara gayet iyiydi.

Sky Bar Bangkok'un ünlü rooftop barlarından biri. Biz gitmedik, görsel Google'dan

Güneşi odamızdan batırdık

Bangkok'tayken adım başı masaj salonu göreceksiniz. Gezdikçe masaj yaptırmak ayaklara çok iyi geliyor. Dinlenmiş oluyorsunuz ve gezmeye kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz. Fiyatlar Türkiye'ye göre çok ucuz olduğuna göre bol bol yaptırmanızı öneririm. Zira benim için tatilin en güzel zamanları masaj salonlarında geçen zamanlardı. Salonlarda ayak masajının yarım saatliği 150 Baht civarı (4,5$)

Bir de şehir dışına turla gidebileceğiniz aktiviteler var. Bunların en popüleri Floating Market yani yüzen çarşı gezisi. Bu gezi otantik bir deneyim şansı sunsa da alışveriş anlamında fazla bir şey beklememek gerekirmiş. Biz bu seferlik gitmedik. 

Aslında Bangkok'ta birden fazla yüzen çarşı varmış ama en popüleri Damnoen Saduak isimlisi. Şehirden 1-1.5 saat uzaklıkta. 

Tura katılmadan kendi imkanlarınızla gidebileceğiniz bir yüzen çarşı da Khlong Lat Mayom floating market. Bu çarşı için BTS Sky Train'den Wang Wian Yai istasyonunda inip taksi tutmanız öneriliyor.

Yüzen markete turla giderseniz de Kwai Köprüsü'nü ve kaplan tapınağını içeren kombine paketlerden alabilirsiniz. 

Siam İmparatorluğu'nun eski başkenti Ayutthaya'ya da günlük turlar düzenleniyor. Biz gitmedik, bir sonraki sefere belki…

Gezilecek yerlerin bir kısmı da alışveriş bölümünde.

Bangkok'ta Alışveriş

Bangkok'ta alışveriş o kadar önemli bir aktivite ki, gezilecek yerlerin bir kısmı alışveriş merkezlerini ve pazarları kapsıyor.

Örneğin Siam Center, hem ucuz hem de lüks alışveriş için uğrayacağınız yer. Oradaki alışveriş merkezlerinden yukarıda bahsetmiştim.

Asiatique The Riverfront lüks bir alışveriş merkezi, aynı zamanda da gece pazarı. Burası geceleri hizmet veriyor, adından da anlaşılacağı üzere nehir kenarında. 

Asiatique the Riverfront Alışveriş Merkezi, hoş ve lüks

Ulaşım için Saphan Taksin limanından bot servislere binebilirsiniz. Tuk tuk ve taksi de kullanılabilir. Biz otelimizin bot servisi ile buraya ulaştık. Zaten nehir boyunca tüm lüks oteller Asiatique'e servis kaldırıyordu. Dolayısıyla Asiatique'in müşterileri genelde iyi otellerde kalan paralı turistler.

Asiatique'e gidecek botumuz yaklaşıyor…

Asiatique'de bir sürü lüks restoranın yanı sıra yiyecek satan tezgahlar da var. Üstelik buradakiler Bangkok sokaklarında gördüklerimize göre gayet temiz görünüyordu. Bangkok'a gelmişken "illa bir sokak yemeği yiyeyim" diyor ama dışarıdakileri mideniz kaldırmıyorsa Asiatique'deki yemekleri tercih edebilirsiniz. Biz öyle yaptık çünkü 🙂 

Lokal bir alışveriş tecrübesi için alışveriş merkezlerinden ziyade pazarlara yönelmekte fayda var.

Bangkok'un ünlü gece pazarı Patpong Night Market, Phuket'teki Bang La Road gibi go – go barlarla dolu. Ama Phuket'e göre ortam çok sönük. Pazar alışveriş anlamında da beni pek tatmin etmedi. Yine de gitmek isterseniz BTS sky train'in Sala Daeng istasyonunda inip pazara ulaşabilirsiniz. 

Patpong Gece Pazarı, Bangkok

China Town'un her yeri alışveriş ama buradaki Sampeng Market Bangkok'un en önemli pazarlarındanmış.

Benim için en güzel alışveriş tecrübesi Chatuchak Weekend Market'ti. Cuma akşam, cumartesi veya pazar gündüzleri kurulan bu pazarda yok yok! Gayet de kaliteli ürünler bulmak mümkün. Alışverişe bayılmayan benim bile gözüm döndü…Siz de hafta sonuna denk gelirseniz bu pazara Sky Train'in Mo Chit istasyonunda inerek ulaşabilirsiniz.

Chatuchak Weekend Market

Bangkok sokaklarında genel olarak bir pazar havası hakim. Pişmiş yemek ve meyve tezgahları her yerde. 

Bangkok'ta yeme içme

Bu Asya tatilimizde hamile olduğum için yeme içme konusunda biraz korkak davrandık, iyi restoranlarda yemeye çalıştık. Hal böyle olunca Thai food deneyemedik pek, üstelik de tatilimiz pek ucuza gelmedi.

Gönül isterdi ki Çin Mahallesi'nde noodlelları hüpletip sokakta birkaç şişle karın doyuralım… Ama bu seferlik korktum. 

Bangkok'ta sokak yemeği yemeden döndük, biz ettik siz etmeyin…

Tayland'ın leziz meyvelerini bile sokaktan alırken soyulmamış biçimde alıp otelde soyup yedik. Özellikle durian meyvesi ile ilgili tecrübemizi "Tayland'da yenilmesi gereken meyveler" yazısında size anlatıyor olacağım. Kısacası Bangkok meyve ile karın doyurmak için güzel bir yer.

Tayland'ın meyveleri başka bir yazının konusu olacak

Biz Siam Center alışveriş merkezindeki Zen Restorant'ı çok sevdik. Bir Japon restoranı olan Zen'de somon ızgara ve ramen çorbası bana göre başarılıydı. Burayı çok sevip 2 kere gittik, bir öğlen, bir akşam yemeği için. Hesap 2 kişi 1000 baht tutuyordu (30$).

Zen Restorant – Siam Center'da

Bir öğlen yemeğimizi Grand Palace'ın karşısındaki Subway'de yedik. 

Bir akşam yemeğimizi de Asiatique alışveriş merkezindeki Fine&Dine Restorant'ta yedik. Siyah hamburger denemesi yapığımız bu restorant modern bir Amerikan restoranıydı. Gereksiz pahalı bir restorandı bence…

Çok da farklı bir şey olduğunu söyleyemeyeceğim…

Bangkok'un "if it swims, we sell it in here" sloganlı meşhur Sea Food Market'ine gitmeye zamanımız olmadı. Burada önce yemekte kullanılacak olan malzemeleri ve deniz ürününü çiğ olarak seçip alıyormuşsunuz, sonra onları pişirmeye gönderiyormuşsunuz. Farklı bir konsept, denenmeli…

Tayland'ın başkenti Bangkok'ta yapılacakları yazdım. Şimdi de biz neyi hangi sırayla yaptık onu yazayım ki size de program kolaylığı olsun:

1.Gün 

Öğlen otele gelip dinlenme

Chao Pharaya Nehri üzerinde özel tekne ile tur

Siam Center'daki alışveriş merkezlerinde turlama

Patpong Gece pazarında alışveriş

2.Gün

Grand Palace

Wat Pho ve burada masaj

Otel civarında meyve alışverişi ve dinlenme

Havuz keyfi

Asiatique Night Market

Khoa San Road

3.Gün

Wat Traimit

Çin Mahallesi'nde gezinti

Jim Thompson'un evi

Siam Center'daki alışveriş merkezlerinde dolanma

Chatuchack Weekend markette alışveriş

Otele gidip alışverişimizi bavullara yerleştirme

Son bir ayak masajı

Ve dönüş…

Siz bu programı 2 güne de sıkıştırabilirsiniz, biz sıcaktan ve hamile olmamdan ötürü ağırdan aldık.

Tayland'ı terkederken en çok ayaklarım üzüldü. Bu tatilde usta eller tarafından ovulmaya öyle alışmışlar ki… Ama onlara söz verdim, bu mistik diyarlara tekrar geri döneceğim. O zamana kadar hoşçakal Uzak Doğu!

  

Son Yazılar
Yorum ( 1 )
  1. Canan
    6 Mart 2016 at 22:00
    Cevapla

    Canım, Merhaba. Gene sayende oraları da görmüş gibi oldum. 2015 Temmuzunda giden arkadaşımdan videoları vs izlemiştim. Sıcak ve yemek kültürü zorlamis onları. Hamburger e 60 TL Ye yakın ödemişler :)) sanırım gitsem aç kalacam. Meyvelerini anlatacagin yazını bekliyorum. Sevgiler.Canan

Bir cevap bırakın